IF YOU WAIT

IF YOU WAIT


London Grammar


Güçlü bir kadın vokal neler yapabilir? Dünyayı değiştirebilir, çok güzel imambayıldı yapabilir, bir grubu daha albümleri bile yokken festivallerin en beklenen isimlerinden biri yapabilir. Birbirlerini Facebook üzerinden dürtmek suretiyle tanışan Hannah Reid, Dan Rothman ve Dot Major; London Grammar’ı 2009 yılında kurdu. Yerel barlarda sahne alan bir üniversite grubu olmaktan çıkmaları, internete koydukları Hey Now ile oldu. Şarkının, The xx kokan havasına suyuna eklenen güçlü kadın vokal baharatı ise onları insanların radarlarına en yukarılardan soktu.

Sonunda yayınladıkları ilk albümleri If You Wait, insanların dikkatlerini çekmelerini sağlayan ve önlerinde kapıları bir bir açtıran şarkı Hey Now ile başlıyor. Hey Now size If You Wait için oldukça mükemmel bir kılavuz. Genel olarak dinleyiciyi nelerin beklediğini çok iyi anlatan bir “sneak peek” kıvamında…. “Hey gidi hey! Analar neler doğuruyor. Minimal melodileri, kükrese kükrer seslerle birleştiriyor. Vay canına.” diyorsunuz.

 

 

Türkçemize “pısırık” olarak kazandırabileceğimiz Shyer ile en klişe tabirle “ritmin sizi ele geçirmesine” izin verin. Peki ritmin sizi ele geçirmesi ne demek? İstemsiz ritim tutmalar, kadınlar için saçını sağdan sola savurmalar, erkekler için kafaları mağrur bir eda ile öne geriye sallamalar, öforik öpüşmeli danslar ve tabii ki de yaşlı çakması (bildiğiniz high-five’ın parmakların birbirine geçerek ve uzun uzun havada eller tutularak yapılan baya acayip versiyonu)… Shyer sizin gün içinde anında kendi videonuzu çekiyormuşsunuz hissi ile dolmanızı sağlayacak bir şarkı. Bu parçada Hannah Reid’in tiz “uuu”larına eşlik etmeye çalışırken nice babayiğitleri kaybettik. Bekleyin grup da eşlik etsin, MHP mitinglerine bir nevi hazırlığımız olsun Shyer.

Shyer’ın arkasından kıçım kıçım gelen şarkı; grubun daha önce yayınladığı single’lardan biri olan Wasting My Young Years. Hannah Reid’in söz ve bestesini yaptığı parça; Sezen Aksu’nun Kaybolan Yıllar’ında büründüğü karakterin bilinçli genç versiyonu. Hannah Reid’in bol bol ağlamaklı sesini kullandığı dakikalar, single haliyle ne kadar üzdüyse albümde de aynı hızla üzmeye devam ediyor.

 

 

Indie pop ile dream pop arasında gidip gelirken, kendimizi bir anda Hannah Reid’in piyanosunun başına geçtiği Interlude ile gözyaşlarımızı içer halde buluyoruz. Interlude ile grubun demek istediğinin “Hadi hüzüne, daha çok hüzünle ara verelim! Hüzün arası hüzün” olduğunu düşünüyoruz. Bir piyano ve vokal ile başlayan Interlude; bir piyano, bir vokal, bir gitar, bir davul ve kişisel bütün acılarımızın somutlaşması olarak bitiyor.

Albüme adını veren parça If You Want; aynı Hey Now’un mükemmel bir açılış parçası olması gibi bu albüm için oldukça muazzam bir kapanış parçası. Kemanlar ile If You Want’a veda ederken, yepyeni bir takıntımız olduğunun farkına varıyoruz. Ne yayınlasalar heyecanla bekleyeceğimizi umuyoruz. Brezilya’da futbol adına “Yeni Pele” tabiri neyse, İngiltere’de indie adına “Yeni The xx” de London Grammar demek… Rahat rahat diyebiliriz ki; yeni The xx’imiz hayırlı olsun.

If You Want, son zamanların en muazzam atmosferik şarkılarıyla dolu bir albüm. Play Tuşu uyarıyor: Bu albüme eşlik ederken lütfen kontrollü tize çıkmaya çalışın. Kendinizi harap etmeyin. İyi dinlemeler, iyi dağlanmalar, iyi eski sevgili dürtmeler, iyi doğru insan murdar etmeler.