FREE YOUR MIND

FREE YOUR MIND


Cut Copy


İyi futbol oynamasına rağmen hakemler tarafından sürekli hakkı yenen bir Anadolu takımı düşünün. Bir de büyük kardeşi doktor/mühendis çıktığı için hep onla karşılaştırılmak zorunda kalan, hakkı yenmiş afacan küçük kardeşi düşünün. Bu ve bu gibi örnekler, toplam dört albümlük diskografisiyle her daim Takdir’i bir puanla kaçıran Cut Copy’nin hikayesiyle benzeşiyor.

DJ kökenlerinden dolayı elektronik müziğe sırtını dayayan ilk albümleri Bright Like Neon Love’la başlayan Avustralyalı grubun esas hikayesi, In Ghost Colours’la Galatasaray’ın UEFA 2000 ruhuyla tanıştığı gibi, grup müziği ruhuyla tanışmasıyla başlıyordu. Ardından gelen üçüncü albüm Zonoscope; kendisine hak ettiği süre verildiği zaman, yüzünüzü asla kara çıkarmayan, grubun diskografisindeki en organik sound’a sahip ve belki de en “Underrated” yani “Hakkımızı yediler abi” albümüydü.

Yeni albüm Free Your Mind ise; neon renklerin kötü kullanımından dolayı mahkemeye verilebilecek derecede rezalet kapağıyla adeta kötü paketlenmiş mükemmel bir yıldönümü/doğum günü/yeni yıl hediyesini andırıyor. Cut Copy, şimdiye kadar organize ettiği en ihtişamlı dans partisinin biletlerini Free Your Mind’a kestiriyor.

<iframe width=”640″ height=”390″ src=”//www.youtube.com/embed/xPRJVKtrCCk” frameborder=”0″ allowfullscreen></iframe>

Şu ara çok popüler olan “90’lara geri dönüyoruz paşam” kolunun müzik kısmındaki senenin öncüsü Disclosure’un ayak izlerini takip etmeye karar vermiş Cut Copy. Ama kafa sayısının daha fazla olmasından ötürü biraz daha fazla malzeme ve fikir kullanmaya cesaret edebilmişler. Acid house’u kolundan tutup Free Your Mind single’ının içine atmışlar. Chicago house sahnesine uzun uzun dil döküp, Let Me Show You Love’da psychedelic öğelerle aynı formayı giymeye ikna etmişler. Ortaya çıkan sonuç ise; zaman zaman yaramaz bir çocuk gibi ortada koşturan, tekdüzeliğe rağmen fazlasıyla eğlenceli ve akılda kalıcı bir albüm. Ama enerji o kadar yüksek ki; tekdüzelik bile yerinde duramıyor çoğu zaman.

Alexander Skarsgard’la karşı karşıya kalan video’suyla tanıştığımız Free Your Mind, intro’yu saymazsak albümün açılışını yapıyor. Alexander’ın altı paketinden dolayı video’da dağılan dikkatinizi şarkıya tam olarak verdiğinizde ise; Cut Copy’nin yıllardır yanından ayırmadığı tribal davulları, Primal Scream sahte kimliği ve bol kesim kendinden desenli t-shirt’leriyle; bir 90’lar acid partisinde gezerken görüyorsunuz.

Zonoscope’taki synth pop tavrının organik değil de sentetik bir şekilde karşınıza dikildiği We Are Explorers, albümdeki acid house açık oturumunun başkanlığını yürüten Footsteps ve koca albümde gitarın ilk defa karşınıza çıktığı, Dave Gahan görünümlü Dan Whitford vokallerinin cirit attığı In Memory Capsule; albümün yoğun enerjisini iliklere işletiyor. Bunda yaptığı prodüksiyonlarla Tame Impala’nın oturmuş sound’unda büyük payı olan prodüktör Dave Fridmann’ın çok büyük payı var. Albümün kendisi değilse bile, prodüksiyonu evladiyelik sıfatını hak ediyor.

Konsept albüm atmosferi yaşatan aradaki konuşmalar, albümün dur-kalklarının gerçekleştirildiği birer pit-stop noktası işlevi görüyor. “Konuşma” deyip geçmemek lazım. Albümün gazı kökleyen enerjisine, güzel bir mix’le nefes aldırdıktan sonra Dark Corners & Mountain Tops’ı MGMT damarlarının içine doğru enjekte eden Above The City, bu durumun en güzel örneği olarak gösterilebilir. Albümün en başarılı anı diyebileceğimiz Meet Me In The House of Love ise, mega iyi üflemeli sample’ı ve deli fişek baslarıyla aklınızı alıyor.

Cut Copy, 2013 dans sahnesi adına inci gibi bir işe imza atıyor. Yaz festivallerinde işlerini kolaylaştıracak bir albüm dolusu şarkıları var artık. Elektronik müziği grup ruhuna bir güzel takıp takıştırıyorlar.

Dediğimiz gibi; yılın en ateşli dans partilerinden birinin biletlerini bundan sonra Free Your Mind kesecek.