MATANGI

MATANGI


M.i.a.


Popüler müziğe bir tepki ve alternatif olarak dünyaya gelen M.I.A, dördüncü uzunçalarında “kendi adını taşıyan ilk albüm” kavramını alıyor ve alabora ediyor. Dünyaya geldiği ismi Mathangi’yi olgunluk çağı albümüne başlık olmaya layık gören M.I.A., tam olarak bir saat süren albüm boyunca, bu ismi hak edip etmediğinin sınavını veriyor. Senelerdir Posta Gazetesi’nin Yurdum Şairleri köşesinden tutun da, hürriyet.com.tr’nin az pornografik fotoğraf galerilerine kadar evrensel medyanın her içeriğinde okuduğunuz üzere Matangi; Hindu felsefesinde Müzik, Bilgi, Sanat ve Öğrenmeden Sorumlu Bakan ve Tanrıça olarak kabul ediliyor. Yayınlanması ve etrafında gelişenlerle birlikte, gerçek bir uzatmalı sevgiliye dönüşen albüm ile Mathangi Maya Arulpragasam’ın, bu tanrının vücut bulmuş hali olup olmadığını haddimiz izin verdiğince tartışacağız.

Yaklaşık üç ay önce paylaştığı, Blur ve Karen Dalton’dan sample’lar taşıyan UNBREAK My Mixtape’ten eser yok şimdi. Bu durumu plak şirketi Interscope ile yaşadığı inişli çıkışlı ilişkiye bağladığımızı söyleyerek başlayalım işe. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere, bundan tam bir sene önce yayınlanması gereken albümü; “Bana ne bana ne işte, yayınlamıyorum işte!” diyerek mızıkçılık yapan Interscope, atarlı stardan; “Sen yayınlamazsan ben yayınlarım ulan, hem de Twitter’dan!” diye ayarı alınca, yayın tarihini 5 Kasım olarak finalize etmişti. Doğmamakta ısrar eden, doğmamak için plasentasını boynuna dolayan bebek gibi inatçı albümün yayınlanması çocuk oyuncağına dönüşünce beklentiler de haliyle ambale oldu. Durmadan artan beklentiler yüzünden, halihazırda beş şarkısı falan çoktan yayınlanmasına rağmen, albümün, yaklaşık son 10 yılın en iyi çağdaş-pop albümü olması umuluyordu. Kulislerde konuşulduğu üzere, bu albüm ile İsa’nın tekrar dünyaya ineceği, Mathangi denen tanrıçanın elçisinin ise M.I.A. olacağı yeni bir kutsal kitap yoluyla doğrulanacaktı. (DOĞRULANAMADI.)

Filmin başında esas oğlanı öldürmüş gibi olduk, yazının gerisini okumak bile istemeyeceksiniz belki ama albümün böyle bir hayalkırıklığı yaşatacağı, gavurun tabiriyle “Captain Obvious” idi. Bir şeyi ne kadar gözünüzde büyütürseniz, o kadar balon olur. Bu yazı da aslında bunu tartışmaya açıyor. Reklamın iyisi kötüsü olacağı gibi, promosyon sürecinin de iyisi kötüsü olur. 2013 yılı baştan sona, Daft Punk, Kanye West ve Arcade Fire ile, “Promosyon Nasıl Yapılır 401” dersi gibiydi. Böyle örnekler de doğal olarak Matangi ve benzeri albümler için çıtayı gereksiz yükseltti. M.I.A.’in kişisel kariyeri için de, müzik endüstrisi için de son 10 yılın en iyi single’larından biri olan Bad Girls’ün üzerinden iki sene geçer ve o şarkının yer aldığı albümü yayınlarsanız, insanların, o albümün Bad Girls’le aynı yarım kürede olmasını veya en az onun kadar iyi minimum iki şarkı daha içermesini ümit etmesine sebep olursunuz. Zincirleme kaza işte tam olarak burada başlıyor. Kazaya katılan dört çeker araç ise, M.I.A.’in aktivist, radikal, feminist ve bir çok diğer sıfatını fazlasıyla ön planda tutup, yaptığı prodüksiyona bunu yansıtamaması. Kadın dayanışmasını baz alan partilerin başucu albümü olabilecek ama düşündürmektense güldürmek yolunu seçtirecek bir albüm olmuş Matangi. Şanzelize Cafe’den başlayıp Fabric’e uzanacak skalada bütün dans pistlerine çılgın attıracak bir albümde; Amerikan faşizmi, Sri Lanka İç Savaşı, dünya barışı gibi şeylerden bahsetseniz bile o sözler havada kalır. Çünkü söz uçar yazı kalır. Yine de bu noktada M.I.A.’yi suçlamamamız gerekiyor galiba. Sonuçta kavruk güzelin bizzat kendisi 2004’te bu açıklamayı yapmıştı: “Önemli şeyler hakkında şarkılar yazıp, aslında hiçbir şey hakkındalarmış gibi sound etmelerini sağlayabilecek miyim, bunu görmek istiyorum.” Tebrikler M.I.A. Başardın. Kupanı ve madalyanı danışmadan temin edebilirsin.

Bütün bunlara rağmen ansiklopedi gibi albüm, aç aç oku diyebileceğimiz Matangi, aslına bakarsanız iyi çalışılmış bir yolculuk, taktikleri iyi belirlenmiş bir futbol maçı gibi. İlk yarıdan 3-0 öne geçip ikinci yarı kendi yarı sahasına kapanan bir takım gibi hareket etmeyi tercih etmiş M.I.A. İlk 35 dakikası zıp zıp zıplatan bir albüm olan Matangi, ardından gelen 25 dakika boyunca da oyunu soğutmayı tercih ediyor. Albümün tam ortasına yerleştirilmiş olan o-kadar-iyi-ki-hala-çok-taze olan Bad Girls, Matangi’nin orgazmı gibi bir fonksiyon üstleniyor.

Karmageddon ile albüm boyunca aşırı felsefi göndermeler yapacağının uyarısını yapan M.I.A., Matangi ile damarlarındaki asil Sri-Lanka kanını ve sound’unu yeşertiyor. Daha önceden hastası olduğumuz Only 1 U ile bireysel prodüksiyon skill’lerini konuşturan Versace’nin yeni hacıkankası, Warriors ile savaş boyalarını sürüp Gezi Günleri’ne soundtrack olabilecek bir parça sunuyor. Come Walk With Me, “Ulan kim Mac’imin volümünü açıyor?!” dedirten efektleriyle önümüzdeki 6 ay boyunca Topshop, Bershka gibi mağazalarda duyacağımızın sinyalini veren albümün çok da gizli olmayan öznesiyken, aTENTion ise çadırlarda dönen zinaya fon müziği oluyor. aTENTion hakkında bir diğer önemli bilgi ise, prodüksiyonu esnasında Emaye’nin kankamatiği, internetin kötü çocuğu Julian Assange’ın stüdyoya gelip, içinde “tent” geçen internetteki her şeyi indirdiği yönünde. Devamında gelen Exodus ise, yatak odası müziğinin başarılı ismi, Justin Timberlake’in yeni turne eşlikçisi The Weeknd’in prodüksiyon pırıltılarını taşıyor. Exodus ile vites küçülten albüm Bad Girls ile doruk noktasına varıyor, Sri Lanka bayrağını zirveye dikiyor ve Boom Skit ile tekrar inişe geçiyor. Leş techno sample’larıyla bezeli Double Bubble Trouble için “Yaşandı bitti saygısızca…” diyor ve kendisini Şanzelize Cafe işletmecilerine havale ediyoruz. Birilerine bulaşmaya bayılan kavruk star’ın bu kez Drake’e bulaşmayı tercih ettiği, meali “You Always Live Again” olan Y.A.L.A. ise, bir anti-Y.O.L.O şarkısı olup reenkarnasyondan dem vuruyor. Bad Girls ve Come Walk With Me’den sonra albümün üçüncü platin hit’i olan Bring The Noize’un taramalı tüfek nakaratıyla yeniden olduğu yerde tepinmeye başlayan dinleyici, Lights ile tekrar bir soluklanma fırsatı buluyor. Know It Ain’t Right, yasak aşkların yeni marşı oluyorken, “aşk” kelimesini duyan The Weeknd durur mu, hemen yapıştırıyor cevabı: Sexodus. Abel ile Maya belli ki “Exodus mu daha iyi oldu Sexodus mu karar veremedik, ikisini de koyalım dedik.” motivasyonuyla hareket etmiş.

Matangi için Paul Simon’ın asit denizinde yüzdüğü bir albüm benzetmesini yapan M.I.A.; keşke o son asidi içmeseydin. Halı giyip ayaklı trafik ışığı gibi gezmesine rağmen, Türkiye’de benzerine rastladığımız halı giyen kızlarla hiçbir alakası olmadığı için saygı duyduğumuz M.I.A., prodüksiyon okullarına sample ansiklopedisi sunan bir albüme imza atmış. Müzik bölümü öğrencileri, bu albüme bizce iyi çalışın; hocalarınız Matangi’den rahat beş final sınavı çıkaracak kadar soru bulur.

Şimdi Romain Gavras düşünsün.