IV

IV


Yüksek Sadakat


Müzik piyasamızın “Her grup Duman’ın ilk albümünü tadacaktır!” geleneğini bozmayan Yüksek Sadakat, Led Zeppelin’in yolundan gidiyor ve son albümü IV’ü kucağımıza bırakıyor.

Kel adam ve etrafında gelişenler a.k.a. Yüksek Sadakat, Belki Üzerimizden Bir Kuş Geçer adlı olasılıkların sonsuzluğuna değindiği şarkısını yayınladığında sene 2005’ti. Bugün karşımızda popülerliğinin 9. senesinde müziğinde bir şeyler değiştirmek yerine saç ektirmeyi tercih edebilecek bir Yüksek Sadakat var. Grup, ilk günden beri kullandığı formülü ve üniversite festivallerinde çok iyi duran imajını hiç bozmamış.

Enstrüman çalmayı yeni öğrenmiş ve solo atmak için birbiriyle yarışan insanlar gibi duruyor Yüksek Sadakat bu albümde. Gitar kendini tutamıyor, davul “Sıra bende değil sanırım.” demiyor, vokal tize en kontrolsüz haliyle koşuyor. Aynı zamanda çekirdek davul-bas-gitar kadrosunun dışında farklı enstrümanlarla da zenginleştirilmiş bir albüm IV. Hiç beklemediğiniz bir yerde yaylıların girmesine hazırlıklı olun.

IV, Tünel ile başlıyor. Yüksek Sadakat’in İstanbul’u ne kadar iyi tanıdığını ispatlamak için kaydettiği şarkı, anladığımız kadarıyla sevdiceğini aylık akbille tavlamaya çalışan bir adamın dramını anlatıyor. Yüksek Sadakat, Tünel’den başlayıp önce Balat’a iniyor ardından Moda’ya geçiyor ve öyle öyle sevdiceğiyle konuşmak istiyor. Neden hemen aşağıda kahve içmek için buluşmuyorlar? Bu sır Yüksek Sadakat’ta gizli.

IV’ün ilk single’ı Fener, dünyanın en başarılı nakaratlarından birine sahip. Gizli öznenin sazı eline aldığı Fener’e eşlik etmek için yapmanız gereken tek şey “Bilmem kiiiiğğğ!” diye bağırmak. Yüksek Sadakat bu albümde yalnızca kulaklarımıza hitap etmiyor, atasözü dağarcığımıza da hitap ediyor. Aşk Toprağı’nı dinlerken demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız. Çünkü “Aşk toprağında ne ekersen onu biçersin.”

Albümün en kafası karışık ve en ilginç şarkısı Ucuz Roman, The Offspring’den Staring At The Sun’ın girişiyle başlıyor, Mor Ve Ötesi’ne göz kırpıyor ve hayatına Duman’ın Masal şarkısı olarak devam ediyor. Yüksek Sadakat, azar azar malzemelerle ortaya karışık bir sofra kuruyor. Yüksek Sadakat’ın evinde şarkı listesini Karışık Çal demesi, Staring At The Sun ve Masal’ın art arda gelmesiyle ortaya çıkan Ucuz Roman’ın ardından Seninle (Kırmızı) ile başlıyor.

Seninle (Kırmızı)’nın herhangi bir Yüksek Sadakat şarkısından hiçbir farkı yok. Fakat nakaratta bir anda “Ne oluyor ulan?” dedirten bir koro giriyor ki evlere şenlik. Hemen düzeltmek isteriz, nakarattaki koro değil. Muhtemelen maç çıkışı bir grubu direk stüdyoya alan Yüksek Sadakat, insanlara “Yaralarım geçsin, seninle iyileşsin.” dedirtmiş. Çünkü taraftar her zaman korodan ucuzdur. Şarkının sonunda küçük bir Freddie Mercury çıkışı var, dikkat.

Yüksek Sadakat’in “için” edatını öğrenmenin heyecanıyla yazdığı Sanki, duygusal girişiyle boğazlarda düğüm oluşturmuyor. Eğer albümü dinlerken arkadaşlarınızla küçük bir oyun oynamak isterseniz, Sanki sırasında Yüksek Sadakat kaç kere “İçin” derse, literal anlamda anlayın ve için. Hemen fondipleyin içkinizi. Dört dakikanın sonunda alkol komasına göz kırpacaksınız.

Sonunda, Türk müzik piyasası için örnek teşkil edebilecek bir şarkı. Çünkü 4 dakikanın sonunda bir gitar solo giriyor ki, insanın burnuna Kemancı kokusu geliyor, Akmar Pasajı kokusu geliyor. Tam bu anda albümün yapımcısı inisiyatif alıyor ve gitar kendi kendine coşarken, sesi yavaş yavaş kısıyor, sevaplarına sevap katıyor.

Beklentiniz “Kayıp Pink Floyd albümü gibi bir albüm gelecek!” değilse, Yüksek Sadakat’in sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir albüm yaptığını söyleyebiliriz. Her sene üniversite festivallerinde izleyebileceğimiz Yüksek Sadakat’in eski şarkılarından Kafile’nin sözleriyle incelememizi bitiyoruz: “Canı cami çekene kilise.”