OUR LOVE

OUR LOVE


Caribou


Yaklaşık beş liralık parça kontöre tekabül edip, üç dört telefon konuşması uzaklığınızda olan tanımadığınız bir yazılım uzmanına çeyrek asgari maaş verdiğiniz taktirde, kolaylıkla bir Caribou – Our Love albüm incelemesi yazılımına (yabancıların ‘generator’ dediği, üşengeçliğin en iyi arkadaşı olan teknolojik bir şey, bir şey) kavuşabilirsiniz.

“Nedir bu yazılım? Ne yapar bu yazılım?” diyorsanız hızlı hızlı anlatmaktan zevk duyarız.

1) Yazılımın etrafında dolanacağı, aşık atacağı sular: Dan Snaith, matematik profesörü, Imperial College London, 13 yıldır evli, bir kızı var, Manitoba diye de bir gerçek vardı, bu albüm bize bir yerden Daphni’yi andırıyor, bu kalp Babylon’daki konseri unutur mu, öyle ağlatmaya meyilli bir albüm ki Babam ve Oğlum ve Love Story’nin alkollü izlenen bir Con Air ile el ele verip electronica’da ete kemiğe bürünmüş hali…

2) Yazılım, bu felaket zor bulunacakmış gibi önümüze ferman gibi dizilen Wikipedia bilgilerini güzelce toparlıyor ve albümü gerekli gereksiz, dibini ekmekle sıyırarak övdükten sonra romantik birkaç kişisel anıyla birlikte paketliyor.

3) Bu kadar.

Evlat olsa sevilmeyecek bu sallamasyon yazılımı leş gibi naftalin kokan harçlara kaldırıp tavan arasına iteledikten sonra Our Love hakkındaki gerçek hissiyatlarımıza geçebiliriz.

Çok çok eski değil, 1970’lerde çekilmiş bilimkurgu filmlerinde 2000’ler; saçma sapan gezegenlere kapağı atmış insanoğlunun şıkır şıkır uçtuğu, uçmaya gücü yetmese bile arabasının uçtuğu, hadi o da yetmedi çift Akbille çalışan sırt çantasından bozma roketlerle eşe dosta hava atarak püfür püfür gezdiği fütüristik bir evrendi. Oldu mu? Olmadı. Fakat bu filmlerde bir de “Yerin kilometrelerce altına öyle bir bohça gömelim ki, eğer soyumuz tükenirse binlerce yıl sonra baştan evrilmiş yaşam belirtilerinin bizden bir şekilde haberi olsun. Şanımız yürüsün.” diye de bir gömme sevdası vardı… Dostoysevski’den Mondrian’a, Kubrick’ten Hirst’e uzanan bir sanat ve etrafında gelişenler kumanyası yapılırken electronica’yı Yeni-İnsan’a anlatmak için son beşer senelik dilimden Four Tet – Rounds, Radiohead – In Rainbows ve Jon Hopkins – Collider albümlerini koyduktan sonra bunların üstüne dördüncü olarak Our Love’ı ekleyebilir miyiz? Paşa gönlünüz bilir ama biz ne kadar gönülden istesek de ekleyemeyiz.

Dan Snaith’in isimden isime koştuğu kariyerindeki yedinci albümünü yerin dibine sokmuyoruz, ne haddimize… Ama gelin görün ki Swim gibi bir şaheser ve Jiaolong gibi bir canavardan sonra Our Love maalesef sınıfın kaytara kaytara okuyan, ittire kaktıra üst sınıfa geçen, karne günü “Nolcak ya? Geçtik işte” diyen ve sevdiği derslerin anasını UEFA Kupası’nı kazandıktan sonra yere çöküp ağlayan Fatih Terim gibi ağlatırken genelde isminin başına ‘Piç’ lakabının takıldığı “Aslında çalışsa zehir gibi” olan çocuğu…

Kaytara kaytara okumak: Jessy Lanza’nın günümüz divaları tarafından kıskanılası vokalinin yerde bulunmuş paraymışçasına harcandığı Second Chance. Eğer bu şarkı Soundcloud takipçisi 250 civarında olan bir sanatçının elinden çıkmış olsaydı; “Bu ne lan? Bu kadar da 100 almış sınavın üstüne karbon kağıdı konarak kotarılmış, orijinallikten uzak bir şarkı olamaz.” derdik. Caribou olduğu için pek dillendiren yok ama, sabahtan akşama kadar tartışabiliriz; patates gibi, helva gibi şarkı.

İttire kaktıra üst sınıfa geçmek: Snaith’in ailesi tarafından Kieran Hebden, sadece yakın arkadaşları tarafından Fortuş ve kulüplerde de Four Tet olarak çağrılan sanatçıdan tavsiye almadan şarkılarını mastering’e dahi yollamadığını cümle alem biliyor. Müzikal olarak sonsuz saygı duyulan başka bir müzisyenden tavsiye almak çok iyi, çok hoş fakat burada yine eğer eğitim sisteminden betimlemelere devam edeceksek, bir klişeyle devam edelim; “Evladım, Four Tet camdan atla dese atlayacak mısın?”… Dive ve Julia Brightly toplamda 4 dakika 9 saniye süren iki şarkı. Evet baya baya 249 saniye ediyor. Four Tet’in son albümlerinde de izlediği; “Ya ben bu şarkıya başladım, iyi oldu hoş oldu da bir yere gitmiyor. İki dakikada paketleyeyim nolacak ya?” şımarıklığının uzantısı olan bu strateji belki 19 şarkılık bir Flying Lotus albümünde sırıtmayabilirdi ama zaten 10 şarkı olan ve 4 senelik bir aradan sonra çıkan yeni bir albümde bizim kulağımızı da gözümüzü de tırmalıyor.

Sınav salonundan ilk ayrılıp yıldızlı 100’ün cebe konulduğu, bir nevi şov yapılan dersler: “Aha işte yılın en iyi albümü geliyor” dedirten All I Ever Need’li açılış, dört dakikalık kısa bir şaheser olmasından dolayı tekrar tuşunun yalama olduğu yazın en büyük kulüp hit’i Can’t Do Without You (daha sonra yedi dakikalık versiyonu çıktı da halk rahatladı), Daphni’yi Daphni’de yenen gizli techno silahı Mars, Snaith’in şimdiye kadar yaptığı en komplike (pop, acid, techno ne ararsan var) aranjman Our Love ve albümü açtığı gibi destansı bitiren Your Love Will Set You Free…

“E bu kadar övülecek şey varsa bu albüme niye 4 verdiniz lan düdükler?” diyeceksinizdir. Dövmeden önce bir dinleyin, verdik ama niye verdik?

Öncelikle Our Love’ın turnesi boyunca verdiği bütün röportajlarda Dan Snaith, üstüne basa basa albümü yaparken kendi hissiyatlarından öte, dinleyicisinin hissiyatını ön plana çıkartmaya çalıştığını belirtti. Müzik yaparken ortaya çıkan yoğunluk ise bizce biraz daha farklı elementlerden besleniyor. Dinleyiciyle girilen aldım-verdim hesabına düşünce formüle biraz su katılıyor. Swim’de Terminatör 2’deki cıva adam gibi olan yoğunluk Our Love’da sütlaç olup karşımıza çıkıyor.

Kanadalı prodüktör, yedi albümlük bir maratonda zaten şasesinden motoruna, dış görünüşünden kaportasına kadar her türlü mükemmelleştirdiği arabasını nedense rölantide sürerek; “Ne olacak yahu, gideceğim yere beş dakika geç varırım.” dese de bizce gitmesi gereken yere varamıyor. Our Love, kurak geçen 2014’ün en iyi albümlerinden birisi fakat günün sonunda Caribou’nun Swim ve Jialong’u birbiriyle görücü usülü tanıştırıp evlendirmesinden kaynaklanan heyecansız, monoton, ağızda limonu unutularak servis edilmiş çok çok iyi bir lahmacun tadı bırakıyor.