DON’T SAY THAT

DON’T SAY THAT


Superfood


İki yıl evvel “Geçmişe Özlem Kuşağı” kapsamında özüne dönmek için bayii toplantısı gerçekleştiren İngiliz müzik piyasası, Britpop Revival akımının beşinci vitesine basmaya devam ediyor. Özellikle Birmingham’ı başkenti belleyen bu hareketin öncü birlikleri Peace, Swim Deep ve Jaws’ın ilk albümleri çoktan D&R İngiltere raflarındaki yerlerini aldılar. Kimi çok iyi, kimi çok iyi değil, kimi ise eh işte bu denemelerin devamında bu saydığımız üç grubun arka planında yer alan adamın kendi Britpop Revival işini dinleme fırsatı yakalıyoruz. Superfood’un Don’t Say That isimli ilk albümü Britpop’u sevip de 90’lardan beri bir türlü kavuşamayanlara geliyor.

Frontman’lik görevini üstlenen Dom Ganderton, aynı zamanda Peace ve Swim Deep’in erken dönem kayılarında prodüksiyon koltuğunu sahiplenmiş bir arkadaş. Mevzu bahis grupların kendi çapında yürümesinin ardından sazı eline alan Ganderton “Benim neyim eksik?” diyerek Superfood’u kuruyor. Yaklaşık 1.5 yıldır yayınladıkları single ve EP’lerle de “Açın Superfood’un önünü” diyor. TV, Superfood ve Melting gibi hemen ağızlarda sakız edilesi indie club marşlarıyla dikkatleri üzerlerine çektikten sonra albüm kaydına girmeleri uzun sürmüyor.

Blur, The Charlatans, The Stone Roses ve Supergrass gibi 90’lar Britpop’unun neferleri Birmingham’lı dörtlünün en büyük ilham kaynakları. Örnek aldıkları yılları o kadar iyi özümsemişler ki kendinizi Superfood dinlerken 90’lara ayarlı bir zaman makinesinin içinde buluyorsunuz. Eğlenceli ve dibine kadar İngiliz kokan gitar riff’leri, umarsız ve neşeli vokalin etkisiyle en büyük amacına ulaşmakta büyük avantaj sağlıyor Superfood. Nedir o ulvi amaç? Eğlence.

Ganderton’ın Al O’Connell’la ortaklığı sonucu hem çok yeni ve taze hem de çok vintage bir kayıt halini alan albümün açılış şarkısı, funk baslarıyla intro’msu bir görevi layığıyla yerine getiren Lily For Your Pad To Rest On. Ardından gelen You Can Believe, Blur’un The Great Escape, Modern Life is Rubbish ve Parklife’tan oluşan meşhur Life Trilogy’sine selam çıkıyor. Superfood partisinin resmi başlangıcı sayılan bu şarkıda tipik bir indie hit’inden bekleyebileceğiniz her şey mevcut.

Superfood ve TV ikilisi, albüm yayınlanmadan evvel sindirme şansına eriştiğimiz, akılda kalıcı nakaratları ile bağımlılık yaratıcı şarkılar. Yüksek giden tempoyu orta karar düğmesine basıp düşüren Pallasades’in hemen ardından şimdilik son Superfood single’ı Mood Bomb geliyor. Metrekare başına bir Britpop karakteristik özelliğinin hissedildiği şarkıda 90’lardan kalma bir MTV Alternative Nation bölümü izlediğinizi hayal edebilirsiniz.

İlk dinleyişte Supergrass’ı akıllara getiren ve yeni jenerasyon İngiliz grupların “Revival” olgusunu ne kadar iyi sindirdiklerini bir kez daha vurgulayan It’s Good To See You ve ilham alırken kendine özgü bir sound yaratmanın hayal olmadığını görebileceğiniz The Stone Roses soslu Right On Satellite, ilk Superfood albümünün en sevilesi anları arasındaki yerini alıyor.

23 yaşındaki Dom Ganderton ve enstrüman arkadaşlarının parlak bir geleceğe ilk adımı diyebileceğimiz Don’t Say That’in kendini tekrar etme gibi bir eksisi var. Lakin; baş koydukları tarzın halihazırda Britpop’un banttan yayını olduğunu düşünürsek bu eksiyi göz ardı edebiliriz. Son 1.5 yıldır dinmeyecekmiş gibi esen 90’lar modasının müzik ayağı için eli yüzü düzgün bir temsilcimiz daha var artık.