UPTOWN SPECIAL

UPTOWN SPECIAL


Mark Ronson


Ali Ağaoğlu’nun İngiliz muadili Laurence Ronson’ın oğlu, Foreigner gitaristi Mick Jones’un üvey evladı ve Lindsay Lohan’le sansasyonel bir aşk yaşayan Samantha Ronson’ın kardeşi Mark Ronson, çoğu kişiden daha ihtişamlı bir çocukluk geçirdi. Sekiz yaşında Thundercats’in tanıtım müziğini yazdığı rivayet edilen Ronson, siz Barbie bebek ve kumandalı araba ile oynarken John Lennon ve Yoko Ono’nun oğlu Sean Lennon ile ‘Rich Kids of London’a pilot bölümü çekiyordu.

Üniversite tahsili için New York Üniversitesi’ne giden Ronson, şehrin müzik sahnesinde, içine hip-hop, funk ve rock erittiği eklektik sesleriyle kendine yavaş yavaş bir isim edindi. Ronson daha sonra gecesi 50 dolarlık setlerinden özel partilere terfi etti ve sosyetik kanının kendine verdiği güce dayanarak kiracı olduğu New York sosyetesinde ev sahibi ilan edildi.

Birçok önemli ismin yanında Amy Winehouse ve Adele’in Grammy ödüllü albümlerinin prodüktörlüğünü yapan ve bugüne kadar ‘Here Come the Fuzz’, ‘Version’ ve ‘Record Collection’ olmak üzere üç stüdyo albümü yayınlayan Ronson, ‘Uptown Special’ ile huzurlarınızda… ‘Uptown Special’, insana bir ‘Random Access Memories’ deja vu’su yaşatıyor. Misafir ettiiği sanatçılarla Survivor’ın Ünlüler Takımı’nı dövecek kadar iyi bir kadro; ancak çıkış şarkılarının gölgesinde kalan iki albüm.

Albümün en çok cilalanan parçası ‘Uptown Funk’, Mark Ronson ve Bruno Mars’ın potpurisi mahiyetinde. James Brown’ın 1960’lardaki halini 1980’lerde taklit eden Morris Day’e özenen Ronson ve Mars, güzel bir taklit-ception’a imza atıyor. Kulağa Bruno Mars’ın şarkısıymış ve Ronson sadece ‘feat. Pharrell’cilik oynuyormuş gibi gelen ‘Uptown Funk’, gri kış günlerinde depresif haleti ruhiyeye serotonin takviyesi yapma garantili.

Rasyonel bir ruh çağırma seansı sayesinde ‘Feel Right’ta James Brown ile beden değiştiren Mystikal, retro funk’ın suyunu sıkıyor. “Yer banana, yer watermelon and yer pomegranate too” diyen Mystikal, karışık meyve suyunu en lezzetlisinden takdim ediyor, ruhunuza vitamin oluyor.

Yukarı Doğu Yakası’nda Goût de Diamants ve Beluga havyarından aşağısının kurtarmadığı bir Cumartesi gecesinin soundtrack’i tadındaki ‘Daffodils’te Ronson’a Tame Impala frontman’i Kevin Parker eşlik ediyor ve ‘seksi’nin sözlük anlamı melodiye dökülüyor. Albümün en iyi ve insanı ruhunu sermest etmek suretiyle en çok dans ettiren şarkısı ‘Daffodils’, müzik çalarınızda sussa bile beyninizde tekrar tekrar dönüyor.

‘Uptown’s First Finale’ ile albümün kurdelesini kesen Stevie Wonder (Stevie Wonder!!!), kapanışı ‘Crack in the Pearl, Pt. II’ ile yapıyor ve mühürü haline gelen mızıka tonunu iki şarkıya da katıyor.

Mark Ronson’ın dördüncü stüdyo albümü ‘Uptown Special’, “Yap ortaya bir karışık ustam” dediğiniz Spotify listenizi andırıyor. Eğlenceli, beklenmedik, eklektik; ama biraz eksik…