CHASING YESTERDAY

CHASING YESTERDAY


Noel Gallagher's High Flying Birds'ün ikinci uçuşuna hoş geldiniz


İngiliz popüler müzik kültür tarihinin fabrika ayarlarına baktığımızda, Oasis ismini görmemek için müzik körü olmamız gerekebilir. Sevsek de sevmesek de, isimleri anıldığında Gallagher Kardeşler’in ‘rock’n’roll tarihindeki en önemli duraklardan ikisi’ tanımını hak ettiklerini kabul etmeliyiz. Milyonlarca insanın duygularına tercüman olan, tercüman olmakla kalmayıp kimi zaman onların yerine konuşan nice şarkıya imza atmış grubun yerinde artık yeller esse de, müziğin ölümsüzlük süper gücü sayesinde Oasis, her daim kapı gibi karşımızda olacak. Kim bilir, günün birinde reunion gibi bir reunion’a uyanır ve Oasis konserine bilet alabilmek için elimizi F5’ten eksik etmeyiz. İki kardeşin açıklamalarına bakılırsa bu ihtimal şimdilik Everest’in zirvesinde duruyor. Yine de umutlarımızı buzdolabında muhafaza etmekten zarar gelmez.

Liam’ın tükenmeyen ergenliğinin olgunlukla takas edilmiş hali Noel Gallagher’ın ikinci solo albüm girişimi elimizde. Chasing Yesterday, 2011 çıkışlı ilk solo albümün devamında High Flying Birds’ün ikinci uçuş denemesi olarak kayıtlara geçiyor. Peki bu uçuş ne kadar yüksekte gerçekleşiyor? İrtifa kaybederek yere çakılmayla mı sonuçlanıyor? Kara kutuyla karşılaşma ihtimalimiz var mı?

İşin içinde ‘The Chef’ olduğu zaman, beklentiler her daim yüksek oluyor ve belli bir noktaya kadar bu beklentilerin karşılanacağını da biliyoruz. Asıl sorulması gereken şey, Noel Gallagher’ın halihazırda içi son derece dolu şarkı yazım yeteneğinin bizleri bu sefer nerelere götüreceği…

Nerelere gidiyoruz? Albümün ismi gibi dünün peşinde koşmakla, Oasis’in 1997’ye kadarki yükseliş döneminin gölgesinde oturmakla mı yetiniyoruz? Be Here Now’ın ardından peş peşe iki iyi albüm yayınlayamadığını kendisi de kabul eden Noel Gallagher, High Flying Birds’üyle şeytanın bacağını kırıyor mu? Bu soruların yanıtlarını Manchester’ın gri gökyüzüne nazire yapan İstanbul’da arayacağız.

Açılış şarkısı Riverman’de artık 47 yaşına gelmiş bir adamın kariyerinin en olgun döneminde olduğunu dinleme fırsatını yakalıyoruz. 2011 çıkışlı ilk albümde gitar solosu denemelerinden kaçınan Gallagher’ın bizlere bolca sürprizi var. İlk güzel sürprizi bu şarkıda duyma fırsatını yakalıyor ve ardından gelen saksofon solosuyla Riverman’in zirvesine ulaşıyoruz.

Noel Gallagher’ı Britpop ikonlarının birçoğundan ayıran en büyük özelliği, hikaye anlatımındaki başarısı. Rockstar’lığın DNA’sında yer alan ergenliği, uzun zaman evvel kapı dışarı eden Gallagher’ın yaşanmışlıkları ve hayat tecrübelerini kelimelere ne kadar güzel döktüğüne bir kez daha şahitlik ettiğimiz için epey şanslıyız.

Chasing Yesterday’in çıkış single’ı olarak aylar evvel tanıştığımız In the Heat of the Moment’ın kısa vadede akılda kalıcı olsa da, uzun vadede vasata yelken açtığını görmezden gelemeyiz. Albüm için kaydedilen son şarkı olan In the Heat of the Moment, ‘Na na na’ları sayesinde alkollü İngiliz seyircisini konserlerde fazlasıyla eğlendirebilir. Ne yazık ki fazlası değil…

Noel Gallagher’ı yakından takip edenler, David Bowie’ye karşı beslediği hayranlıktan haberdardır. Bu hayranlığın notalarda vücut bulmuş halini The Girl with X-Ray Eyes’ta, Bowie’nin 70’lerde glam rock’ın çıtasını yükselttiği dönemlerden bir etkileşim olarak fark ediyoruz. Noel Gallagher’ın olgunluk döneminin, Bowie’nin kariyerinin başına öykünmüşlüğü, Ziggy Stardust’ın gerçekten de dünya dışı bir yaşam formu olduğunu düşündürebilecek nitelikte.

Lock All The Doors’un tamamlanmamış bir Oasis şarkısı olduğu, albüm yayınlanmadan evvel fazlaca göze sokulmuştu. Noel Gallagher’ın metro yolculuğu sırasında birden aklına gelen eksik parçaların şarkı inşaatındaki yerini alması sonucu, Lock All The Doors’u rötarlı bir şekilde dinleme fırsatını yakalıyoruz. Evet; Noel Gallagher gerçekten de iyi bir besteci, ama hiçbir zaman tam donanımlı bir vokalist olamadı. Ukala Liam Gallagher’ın varlığının en büyük artısı, Noel Gallagher’ın enfes bestelerine tam donanımlı bir frontman olarak hizmet edebilmesiydi. Bu yüzden ister istemez, insanın aklına ‘Bir de Liam’ın vokalleriyle dinleseydik nasıl olurdu?’ sorusu geliyor.

Dördüncü şarkısına kadar durağan bir şekilde gelen Chasing Yesterday, ivmesini The Dying of the Light’la beraber kazanıyor. Noel Gallagher’ın meşhur ballad’ları arasında rahatlıkla yerini bulabilecek şarkı ile Don’t Look Back In Anger’ın iki-üç gömlek altı bir üyeye kavuşuyoruz.

İlk Noel Gallagher’s High Flying Birds albümünün, aslında ünlü İngiliz yapımcı ikili Amorphous Androgynous’ın elinden çıkmak üzere olduğuna dair yazılara denk gelenleriniz vardır. Albümün fazlaca deneysel gelişmesi üzerine Dave Sardy ile farklı bir albüm kaydeden Gallagher, The Right Stuff ile Amorphous Androgynous denemesinden kalan materyale geri dönüyor. Prodüktör ikilinin psychedelic sulardaki kulaç merakının, her saniyesinde hissedildiği şarkı o kadar iyi ki; gün yüzüne çıkmayan Amorphous Androgynous eli değmiş diğer şarkıları deliler gibi merak ediyoruz. Noel Gallagher’ın ‘Asla yayınlanmayacak.’ dediği kayıtlar hakkındaki fikrini değiştirmesi en büyük temennimiz haline geliyor. Ardından da albümün en iyi anlarından biri geliyor…

While the Song Remains the Same’in nakaratını mı övsek, edebiyat klasiğinden fırlamış gibi duran şarkı sözlerini mi övsek, Noel Gallagher’ın vokal performansını mı övsek… Biz en iyisi şarkıyı komple övelim ve repeat tuşuna basmakta sakınca görmeyelim.

Albümün prodüksiyonunu bizzat üstlenen Noel Gallagher, süreci eğlenceli ve özgürleştirici bulduğunu söylüyor. Ortaya çıkan sonuca baktığımızda, büyük abinin prodüksiyon sorumluluğunun altından başarıyla kalktığını görüyoruz. ‘Bir daha prodüktörlük yapar mısın?’ sorularını, süreci aynı zamanda fazlasıyla yorucu bulduğu için ‘Asla’ diye yanıtlamasını ise saygıyla karşılıyoruz.

Queens of the Stone Age kataloğundan fırlamış gibi duran The Mexican ile Gallagher’ın Chasing Yesterday’i vasat şarkı kotasını doldurmaya çalışırken izliyoruz. Orta kararın az üstü diyebileceğimiz You Know We Can’t Go Back’te Heathen Chemistry’nin kayıp çocuğunu buluyor, kapanış şarkısı ve aynı zamanda ikinci single olan Ballad of the Mighty I’ı Johnny Marr’ın varlığına rağmen görmezden geliyoruz. Neden mi? Johnny Marr’ın meşhur gitarından çok, olmamışlık hissinin notalara dökülmüş halini duyduğumuz için…

Liam Gallagher’ın kendini imha eden Beady Eye denemesindeki halini gördükten sonra Noel Gallagher’ın dört dörtlük olmayan haline bile kollarımızı kocaman açıyoruz. İlk solo albümünün tam anlamıyla bir basamak üstüne çıkan Noel Gallagher’ın daha iyisini yapabileceğini bildiğimiz için bir yandan da sıradaki hamleyi beklemeye başlıyoruz.