Pandemide ne yapacağını bilemeyip grup kurma kararı alan ve çok kısa bir sürede kemik bir hayran kitlesi oluşturan Fat Dog, kısa sürede büyük plak şirketlerinin radarına girdi ve tercihini Domino’dan yana yaptı. Sonrasında ilk albümlerinin kayıtlarından hemen önce Viagra Boys’un açılış grubu olarak turladılar. Lakin bu turne biraz garip bir tecrübe getirdi gruba. Çünkü Viagra Boys konserine gelenlerin neredeyse yarısı Fat Dog hayranıydı ve Fat Dog sahneden indikten sonra konserden çıkıyorlardı. Hatta bu durum biraz gerginliğe bile neden olmuş desek abartmış sayılmayız. İstanbul’da verecekleri ilk konser için 15 Mart’ta Blind’a gelecek grupla “WOOF”u konuşurken grubun klavyecisi Chris Hughes, merak ettiğimiz noktaları aydınlatma konusunda bize yardımcı oldu. Devamında söz onda, keyifli okumalar.
Hazırlayan: Ant Arın Şermet
- “WOOF”, şarkılardan albüm kapağına, görsel tasarımınızdan sözlerinize komple bir albüm olarak değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Siz, kariyerinize pandemide başlayıp yine o dönemde dikkat çekmeye başlayan bir gruptunuz. “WOOF”u ve öncesindeki süreci anlatır mısınız?
Grubu senin de söylediğin gibi pandemide kurduk ve çalışmalarımıza o zaman başladık. “WOOF” fikri ilk günden beri aklımızdaydı. Joe’nun (Love) yatak odasında toplanıp prova yapıyorduk. Her şeyiyle pandeminin bir ürünüyüz. Londra’dan ve Londra’daki post-punk sahnesinden etkilendik. Daha doğrusu, onları görerek ‘biz de yapabiliriz’ dedik. Sonrasında müziğimizi oturttuk ve konser üstüne konser vermeye başladık. Hiç durmadan konser veriyorduk. Şarkılarımızın temaları, dünyanın sonu, post apokaliptik fanteziler ve sürreal şeylerdi. Bunda tamamen olmasa da büyük oranda pandeminin etkisi vardı.
- Viagra Boys ile çıktığınız turnede, onların hayranlarından sert diyebileceğimiz tepkiler aldığınızı bir röportajınızda paylaşmıştınız. Bu tür yoğun tepkiler almak sizin şarkı yazma sürecinizi nasıl etkiliyor? Konserlerinizdeki enerjiniz, yeni şarkılarınızı yaratırken bilinçli bir şekilde yönlendirdiğiniz bir şey mi, yoksa sahnedeki o çiğ ve doğal enerji kendiliğinden mi doğuyor?
(Gülerek) Hakikaten garip bir deneyimdi. Konsere gelenlerin yarısı Viagra Boys için oradaysa diğer yarısı da bizim içindi. Biz, onların açılışını yaptıktan sonra konserden çıkıyorlardı. Viagra Boys hayranları, biz indikten sonra çıkanları görünce bize de onlara da ters reaksiyonlar gösterdiler. Biz bile Viagra Boys elemanlarıyla kuliste bu konuya dair gerginlik yaşadık. Ancak elbette makul ve profesyonel çerçevede bir gerginlikti. Yani yanlış anlaşılma olmasın. Onlar harika herifler ve daha albümü bile olmayan bir grupla yola çıktılar. Bize önemli bir katkı yaptılar ve onlara saygı duyuyoruz. 10 senedir müzik yapıp hayatta kalıyorlar. Bize çok değerli öneriler yaptılar. Müziğimizdeki benzerlikler üzerinde birbirimize sataştık. (Gülüyor) Ki bizce pek de benzerliğimiz yok ama onlara karşı çıkmadık. Yine de onlarla çıktığımız bu turnedeki ilgi ve tepkiler, doğru yolda olduğumuzu hissettirdi. Buna önem veriyoruz.
- Kariyerinizin ilk adımında James Ford’la çalışmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorum sizden. Ayrıca birkaç gün önce Lösemi olduğunu açıkladığı için bir kez de buradan kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Aaa! Nasıl ya? Ne zaman, nereden öğrendin? Sen bunu söylemeden önce haberim olmamıştı. Kendimi kötü hissettim şu an. Röportajdan sonra gruba yazıp durumu öğreneceğim. O gerçek bir efsane ve deha. Bu tartışma götürmeyen bir gerçek. “WOOF”u yazmayı henüz tamamlamıştık James’le tanıştığımızda. Solistimiz Joe (Love), onunla iletişime geçip demolarımızı dinletmiş ve sonrasında kendisiyle grupça tanıştık. Bazen hep beraber bazen Joe stüdyoya girip 8 saat boyunca şarkılarla uğraşırdı. James, bizi darlayan ya da bir öğretmen gibi şunu şöyle yap diyen biri değildi. Müziğimizi anlamaya ve bizim, Fat Dog’un nasıl duyulmasını istediğimizi öğrenmeye çalışırdı. Lakin tamamen serbest de bırakmazdı. Disiplinini biliyorduk. O disiplini esnettiğimizi hissederse albümü bırakabileceğinin de farkında olduğumuz için ciddiyetimizi koruduk. Özellikle vokal kayıtlarına çok büyük bir katkı sağladı. O sebeple henüz ilk albümümüzden yolumuzun onunla kesişmesi çok büyük bir şans. Onun gibi biriyle çalışmasanız bile aynı odada oturmak bile insanın ufkunu açıyor. Lösemi haberine gerçekten üzüldüm. En kısa zamanda iyileşip bize ve bizim gibi gruplara dokunmaya devam eder umarım.
- Müziğinizde 2000’lerin başındaki dans ritimlerini punk, elektronik ve yer yer teknoyla harmanlamanız iddialı ve başarılı bir hamleydi. Albümdeki esin kaynağınız gibi bir yerden sormayacağım ama hangi albümler olmasaydı Fat Dog, bugün dinlediğimiz gibi bir Fat Dog olmazdı?
Güzel soru. Sevdim. Bilgisayar oyunlarının soundtrack’leri olur kesinlikle. Bu soruyu cevaplarken yanımda keşke Joe da olsaydı. Çünkü grubun müzik konusundaki nerd’ü o. Her şeyi dinler. Sürekli yeni bir şeyler keşfeder. Keşfedemediyse gelir bizim son zamanlarda dinlediklerimize bakar. İyi anlamda gerçek bir müzik delisidir o. Yine de şu albümleri söyleyebilirim sana.
- Eberhard Weber – “The Following Morning”
- John Maus’tan dinlenebilecek her şeye kefilim.
- The Guess Who – “Road Food”
Umarım yeni bir şeyler keşfetmeni de sağlarım bu sayede.
- Bir yandan sizin sahne personanızdan ve maske kullanımınızdan bahsetmek güzel olur. Günümüzdeki müzik dinleme alışkanlıklarının değişimi ve dikkat süresinin azalmasıyla gruplar farklı tercihler yapabiliyor. Sizin maske kullanımınızı, dönemdaşlarınızdan ayrışma gibi mi okumalıyız yoksa başka bir nedeni var mı?
Yaaaani, hayır ya. Buna katılmadığımı söyleyebilirim ama ben senin yerinde olsam muhtemelen benzer bir soruyu sorardım. O yüzden sana haksızsın diyemem. Şöyle açıklayayım sana durumu, grubu kurduğumuzda köpek maskesiyle sahneye çıkma fikri ilgimizi çekti ve ‘neden yapmıyoruz ki?’ dedik. Çünkü yapabiliyorduk ve çok komikti. Sonrasında davulcumuz Johnny’e (Hutch) bu maskeyi aldık. O da takmaya başladı. Ancak, biliyorsun insanlar değişken canlılar. Bundan sıkılmaya, daha da dürüst olayım rahatsız olmaya başladık. Çünkü insanların bizi izlemeye değil, dinlemeye gelmesini istiyoruz. Sahnedeki köpek maskeli grup değil, sahnede iyi müzik yapan Fat Dog olmayı istiyoruz. Her konserimizde o maskeyi kullanmıyoruz. Hatta çoğunlukla o maskeyi kullanmıyoruz. Yakınlarda KEXP’ye çıktık. İzledin mi?
- Evet. Orada maske kullanmamıştınız.
Aynen öyle. Orada kullanmadık. Çünkü mizahta da böyle değil mi sence de? Aynı şakayı uzun süre yaparsan eskir ve artık komik gelmemeye başlar. Düşünsene 30-35 sene sonra, 60 yaşına gelmiş ve hala köpek maskesi takan 5 insan görmeyi kim ister?
- Ben isterim aslında. Yani kariyeriniz boyunca görmek tartışılabilir ama 60 yaşında köpek maskesiyle punk yapsanız bence farklı kitleleri de kazanırsınız… Aynı sayılmaz belki ama Norveçli black metal gruplarına bak. Hala garip maskeler takıyor, yüzlerini boyuyorlar. Sizin neyiniz eksik?
(Gülerek) Bak bunu hiç düşünmemiştim ve hak verdim sana. 60’a kadar değil ama 60’tan sonra takmaya başlayacağız. Norveçli black metal gruplarına da saygımız bir kat daha arttı Fat Dog’u kurduktan sonra. Takdir edilesi bir kondisyon gerektiriyor o havasız şeyin altında.
- 15 Mart’ta İlk kez İstanbul’a gelip buradaki dinleyicilerinizle buluşacaksınız. Blind’da buluşacağımız gece öncesinde buraya ve buradaki dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
İstanbul’da Mart ayında hava nasıl oluyor bilmiyorum ama o gün bizi izlemeye gelenlere şunu garanti ediyorum, içerde yanacaksınız ve dans etmekten kıyafetleriniz üzerine yapışacak. Türkiye’ye gelme fikri bile garip geliyor. Menajerimiz bize, “Türkiye’den bir konser teklifi var” dediğinde ‘nasıl ya, ne alaka’ diye şaşırmış ve İstanbul’u araştırmak için Google’a girmiştik. Şehrinizi ve sizleri o kadar iyi tanımadığımız için özür dileriz. Ancak 15 Mart akşamından sonra bu konuyu çözeceğimizi umuyorum.