Bir zamanlar insanın sınırlarının farkında olmayan bir çocuk varmış. Elastik Adam’ın bir süper kahraman olduğunu sanıyormuş. Keskin nişancıların hedeflerine odaklandıkları gibi boş koltuklara odaklanan teyzelerin, amcaların varlığından haberdar değilmiş. Bir insanın, otobüs kapısı açıldığında kendisini kapı ile ön cam arasına sıkıştırabileceğini bilmezmiş. Akbilini kaybeden insanların aslında zombiye dönüştüğünü hayal bile edemezmiş. O çocuk bir gün toplu taşıma kullanmaya karar vermiş. Arabası servisteymiş, taksi durmamış, halka karışmak istemiş ve en yakın durakta soluğu almış. Öyle şeyler görmüş ki bir daha eski hayatına dönememiş. İnsanların gerçek yüzlerini görmüş, omzunda yolculuk eden amcaya “Babacım, şampiyon Fener” dedirtmeye çalışmış, akbilin boş sesini duyunca inşaatta kuru ekmek yiyen İbrahim Tatlıses gibi çökmüş, hayattan soğumuş. Çocuğun yaşamını toplu taşımada mahveden hödükler varmış.
Bu yarım porsiyon modern masal size de tanıdık geldi mi? “Evet, o çocuk benim şapşal!” dediniz mi içinizden? Kendinizi o çocuğun yerine koyup, akbilinizi sessizce okşadınız mı? EVET! O çocuk sizsiniz ve sabah-akşam sizi hayattan soğutmak için hazır bekleyen Toplu Taşıma Hödükleri var. Play Tuşu olarak bizim de bir felsefemiz vardır: “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın. Ne güzel demiş Sun Tzu!”… Bugün tam olarak yapacağımız şey de bu. Toplu Taşıma Hödükleri’ni tanıyacağız. Onların güçlü oldukları noktaları bileceğiz ve ona göre hareket edeceğiz. Hayatta kalacağız!
Osmanlı Ordusu’nda görev verilse Deliler ve Akıncılar kadrosunda bir yıldız gibi yükselecek hödükler, çeşitli toplu taşıma araçlarında farklı özellikler göstermekte. Vapur Hödüğü ile Metro Hödüğü’nü aynı yargılarla değerlendiremezsiniz. Ya da Marmaray Hödüğü’ne kendinizi hazırlayıp, Metrobüs Hödüğü’nün karşısına çıkamazsınız. Bu karmaşık Hödük Haritası’nda yanınızda olacağız ve sizi onlara hazırlayacağız.
Minibüs Hödüğü
Hemen kafanızdaki sarı dolmuş algısını bir kalemde silelim ve yerine Anadolu Yakasının yaşam damarlarından biri olan maviş minibüsleri koyalım. Nice geç kalmış insanı “Minibüs gelmedi arkadaş! İnanılmaz…” bahanesiyle kurtaran minibüsler, bebek odası tadındaki mavilerine inat, kendi cehennemlerini yaratmış durumda. Kimisi Pendik’ten Kadıköy’e uzanarak, ortaçağdaki 80 günde devr-i aleme denk düşen bir yolculuk vaat ediyor, kimisi sizi indi bindi kavramıyla muhatap ediyor. Minibüs her zaman insanı hayattan soğutan bir deneyim. Kimin sayesinde? Minibüs hödükleri sayesinde… Kraldan çok kralcı, minibüs şoföründen çok minibüs şoförü olanlar sayesinde.
Metrobüs Hödüğü
Nesillerdir anlatılan efsaneye göre yeryüzüne güzellikler dağıtmaya karar veren melekler; heybelerini muhteşem manzaralarla, harika insanlarla doldurmuşlar. Dünyanın her yerine güzellikleri dağıtan kurye meleklerin elinde çok fazla muazzam şey kalmış ve sonunda hepsini tek bir yere bırakmak zorunda kalmışlar. Ve o yerin adını Metrobüs koymuşlar…
Şehrin keşmekeşinden uzak bir ev almak isteyenlerin ayağına şehrin keşmekeşini getirmeyi başaran metrobüs, Cirque du Soleil’de göremeyeceğiniz figürleri yer kapmak için sergileyen amca ve teyzelerle dolu. Dünyanın tüm bakterilerini bir kere kapmanızın muhtemel olduğu metrobüsten inince bir bakmışsınız, son yenilmeze dönüşmüşsünüz.
Marmaray Hödüğü
Bindiği toplu taşıma aracına aşk beslemek nedir bilir misiniz? Sürekli onu övmek istemek, ona sahip olamayınca kendini eksik hissetmek? Peki araçtan inince bir acayip crowd surf / astral seyahat karışımı bir şey sayesinde nasıl olduğunu anlamadığınız bir şekilde kendini iki kat aşağıda bulmak? Bu paha biçilmez deneyimleri yaşayabileceğiniz bir yer varsa o da Marmaray’dır. Marmaray’ı bu kadar özel kılan da hödükleridir.
Otobüs Hödüğü
Otobüs hödüğü kısa mesafede oldukça süratlidir. Gözleri zaman içinde bir kartal kadar keskinleştiği için otobüs geldiği an, ön kapıda dikilen ilk insan olabilmek için çok uzak mesafelerden otobüsün numarasını okuyabilirler. Kapının açılacağı muhtemel bölgeye doğru zamanda ışınlanarak, küçük ama seri adımlarla rakiplerine üstünlük sağlarlar.
Yıllarca edinilen tecrübelerin yarıştığı bu oyunda nerede nasıl hareket etmesi gerektiğini iyi bilen Elf gözlü, benzeri yeteneklere sahip bir tehdidi fark ettiği an otobüsüne önce binmek için yere inerek yavrularını koruyan bir vahşi bir kedi kadar tehlikeli olabilir.
Genelde zaten dolu olan otobüslerde gitmeye alışık olduğundan, boş bir koltuk gördüğü zaman ona oturup oturmamaya, o anki üşengeçlik durumuna göre karar verir. Bazen iki adım atmaya tenezzül dahi etmezken, bazen yılan formuna girerek süzülür ve ittirip kaktırma yöntemiyle rahatsız ettiği rakiplerinin arasından zorla sıyrılarak koltuğunu kapar.
Tıpkı gönül bağı kurduğu otobüsler gibi sürekli gelgit yaşayan ruh halinden dolayı, asla mantık aranmaması gereken nedenlerle kendinde senin yerine oturma hakkı görebilir ve daha da kötüsü bunu sana söylemekten çekinmez. İnanın bu modellerin sayısı hiç de az değildir. Öyle ki; Gülnur Abla pazardan organik tereyağı almayı unutmuştur ve morali bozuktur, bu yüzden senden kalkmanı rica eder, hatta kendiliğinden kalkmadığın için sana laf bile sokabilir. Bu ablanın ölümcül vuruşu ise bakışlarıyla seni kınaması ve gözleriyle trip atmasıdır.
Vapur Hödüğü
Vapur hödüğü, karakter olarak kuzenlerine göre daha sakindir. İçerisi yeteri kadar geniş olduğundan onun oturmaktan ziyade nereye oturacağı gibi daha lüks dertleri vardır; “Çayımı cam kenarında içebilecek miyim?” aklına gelen ilk soruyken, “Ah ulan, Akhisara’a basacaktım parayı!” aklından geçen tek pişmanlığı, “Hadi önümüzdeki hafta inşallah!” onun hayat motto’sudur.
Vapurun emsallerine göre daha iyi vakit geçirmeye müsait genel yapısı ve hedefe varma süresi sayesinde, boş boş oturmaktan sıkılan bu hödük zamanla can sıkıntısından kendine özgü yeni yetenekler geliştirmeyi öğrenmiştir.
Bunlardan en önemlisi; vapur/motor iskeleye yanaşırken, kendince uygun gördüğü bir vakitte sınır kemerini açarak iskeleye uzun atlama yapabilmesidir. Olimpiyatlardaki atletlere taş çıkartacak performanslar sergileyebilen bu model, onu örnek alıp arkasından atlayan birçok çömezin Azrail’i olabileceğinin farkında dahi değildir.
Vapur hödüğünün en büyük özelliği zevkine acayip düşkün olmasıdır. Kahvaltısından sonra boğaza karşı içeceği sıcacık çayın keyfini uzun bir Parliament sigarayla ikiye katlamak ister. Boş zamanlarında hobi olarak başladığı kamera görüş açısı hesaplama oyununda zamanla uzmanlaşan Osman Abi, görevlilerin hangi dakikada nereden geçeceğinin hesabını Commandos 2 oynar gibi yaptıktan sonra, sigarasını tüttürmek için yarattığı bölgenin sınırlarını çizerek o bölge içerisinde kendisini Harry Potter peleriniyle görünmez ilan eder. Yanında duranların rahatsızlık durumunu zerre sallamayan Osman Abi, sigarayı adeta yiyerek bıyıklarını sarartmaya devam eder. Bu eşsiz yeteneği onu türünün tek örneği yapar.
Metro Hödüğü
Metro hödüğü bir metro kadar hızlı, istikrarlı ve nettir. Bu plazadan fırlamış model, diğer kuzenlerine göre daha acelecidir. Panik atak krizi geçirmek onun için bir hastalık değil, okuduğu URGENT mailden sonra vücudunun verdiği olağan bir tepki refleksidir.
Zamanla yarışmak için doğmuş bu azimli insan, rakibi çok güçlü olduğu için onun gerisinde kalma korkusunun kör ettiği gözleriyle, akıntıya karşı yüzen balık misali daha insanlar inmeden metroya binmeye çalışır.
Modern çağa ayak uyduran görüntüsünün yanı sıra, damarına basıldığı zaman İngilizce kabalaşmaktan da çekinmeyen Metro Hödüğü, drink almaya geç kalırsa sinir sisteminin infilak edeceğine inandığı için, yürümesini zorlaştıran topuklu ayakkabılarını dezavantaj olmaktan çıkarıp boy avantajına çevirerek, yoğun parfüm kokusunu bir silah olarak kullanır ve kendisi ve/veya poşetlerine daha geniş yer açabilir. It’s a must yani…
Yazı: Duygu Selin Kabakçı & Neyzen Tevfik Savrın
Görseller: Açelya Kırmalı