İstiklal Caddesi'nde yürürken karşınıza çıkan 10 arkadaşınızdan 11'inin DJ olduğu bir dünyaya doğru koşuyoruz. Kökenine indiğinizde çok ciddi bir birikim ve yetenek isteyen DJ'lik, gelişen teknoloji sayesinde insanlarımızı fazlasıyla cezbediyor. İnternetten iki program indirip birkaç Youtube videosu izleyince Erol Alkan olduğunu sanan bünyeler, geniş çevrelerinin de avantajını kullanarak ünlü gece kulüplerinde sahne alıyorlar. Olan bizim kulaklarımıza oluyor. Peki dinleyicide hiç suç yok mu? Dinleyicinin de suçu var! Ama nasıl var? 

DJ'e "Sesini aç!" diyen B.Ç.'den haber alınamıyor

Yoktan anlamayanlar takipleşiyor

İnsanoğlunun siniriyle en çok oynandığı durumlardan biri yaptığı işe müdahele edilmesi ve karışılması. Bu durumdan DJ'ler de fazlasıyla nasibini alıyorlar. Kulübe sevgilisiyle gelmiş bir erkek, kız arkadaşının gönlünü yapmak için DJ'i darlıyor ve "X şarkıyı çalsana" diyor. Ayyaşa 100 metre mesafedeki adam geliyor "Bu çalanı bana yollasana" diyor. Tam mix'leme esnasında "Çalan şarkı neydi?" diyenler, CD uzatıp "Şunu çalsana" diyenler… Bu liste uzar gider.

Padişahın kızı olsan çalmam!

DJ'lik deniyormuşsunuz, denetmem!

DJ'lerin yıllardır yaşadığı bu tip dramlar, İtalyan tasarımcı Luca Masini'nin illüstrasyonları ile tekrar gündeme geliyor. Daha evvelden fotoğrafçı ve grafik tasarımcıların yaralarına parmak basan işleriyle tanıdığımız Masini, her DJ'in başından geçen durumları bir güzel özetliyor. 

Korsan şarkı indiriyormuşsunuz, indirtmem!

"Daha sert çal" diyormuşsunuz, dedirtmem