Sarhoşken, daha doğrusu zurna kıvamına geldiğinizde siz, siz olmaktan çıkabilir ve alt benliğiniz olan Nejat İşler’e dönüşebilirsiniz. Muhakeme yeteneğinizi klozete atıp sifonu da bir güzel çektiğiniz sarhoşluk seviyesinde ise her şeyin mümkün ve mübah olduğu evrene adım atarsınız. Arkadaşınızın eski sevgilisi için; “Ya aslında var ya değerini bilmedi, valla ben bilirim” gibi düşüncelere koşabilir, çantanız içine kusabileceğiniz bir kovaya dönüşebilir, ya da küfelikken sizi taşıyan taksicinin evinde pijama partisi yapabilirsiniz.

Manchester’da yaşayan 18 yaşındaki Mike Allison, bir arkadaşının doğum günü partisinde yaşından çok shot’ı deviriyor ve grubuyla eve dönerken arkadaşlarının kendisini unutması üzerine takside uyuyakalıyor. Kafası bacaklarının arasında uyuyakalan Allison’ı taksici de fark etmeyince, çocukcağız arabanın duran motorunun sesine uyanıyor. İlk başta kaçırıldığını düşünen acemi sarhoş, yanında para olmadığından eve dönemiyor ve vicdanlı taksicinin teklifi üzerine onun evine gidiyor. Kendisine ayılması için yiyecek bir şeyler veren taksiciyle televizyon izlemeye başlayan çocuk ayılınca evine dönmek için bir arkadaşından gelip onu almasını rica ediyor. Bu kez de anlamsız bir şekilde evinin adresini vermek istemeyen taksici, yakınlardaki bir okulun adresini verip Allison’ı uğurluyor. O sırada şarjı biten Allison, arkadaşını bulamıyor ve sabah 05:30 ile 08:00 arasında Stretford caddelerinde yürürken acı bir hayat dersini genç yaşta öğreniyor: Takside uyuyakalmamak lazım.