Streaming servislerinin sürüsüne bereket artmasıyla içerik sayısı talebinin artması da bir oldu. Yeni nesil izleyicinin dikkati çabuk dağılıyor, ilgisini hızlıca kaybediyor, daha kısa uzun metraj filmler izliyor ve sürekli yenisini talep ediyor. Yayın servislerinin kullanıcı alışkanlığı bu yönde değişince, film ve dizi prodüksiyon şirketleri Urfalı fırıncılar gibi terleyerek sürekli yeni iş yetiştirmeye çalışır hale geldi. Warner Bros, Disney, Netflix gibi şirketler ofiste bağırarak oradan oraya koşturadursun, sırtlarına bindikleri senaryo yazarları da kazan kaldırınca çareyi devam filmleri ve yeniden çekimlerde buldular.
Senaryo yazarları aylardır grevde. Writers Guild of America (WGA) ile Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği (AMPTP) arasında devam eden bir işçi anlaşmazlığı sebebiyle yaklaşık 11.500 senaryo yazarı çalışmıyor. 2 Mayıs’tan beri istekleri onaylanıncaya kadar baskıyı reddediyorlar. Grevin temel odaklandığı nokta ve yazarların şirketlerden talepleri şunlar:
- Yayın servislerinde tekrar tekrar yayınlanan işlerde herkes gibi pay almak.
- Çalışma saatlerinin azaltılması.
- Yapay zeka regülasyonu.
- Mesai saati ücretlerinde ortak karar.
Pandemi sonrası sistemin değişmesi hızlandı, sistemin değişmesiyle birlikte talep arttı, talep artmasıyla yazarlar üretim sancısı çekmeye başladı, nitelikten çok nicelik önem kazandı ve yapım şirketleri tutan film ve dizilerin üzerine gitmeye başladılar. Tutan film ve dizilerin ekmeği yıllar sonra nasıl yenir?
1 ) Yeniden çekim. Ağırlıklı olarak 80’ler ve 90’larda insanların rağbet ettiği ikonik yapımlar yeni nesil oyuncular ve yönetmenlerle tekrar ele alınmaya başladı. Dune, Evil Dead, Blade Runner, Top Gun, Creed akla gelen ilk örnekler. Tutmuş bir filmi yeniden çekmek avantajlı çünkü risk az ve formül belli. Z Kuşağı eski filmleri izlemiyor. Büyük bir kesim bu filmlerle ilk kez tanışıyor ve onlar için yeni bir şey oluyor. Orijinal filmi izlemiş ebeveynler ise nostalji damarına oynandığı için yeniden çevrilen filmlere rağbet gösteriyor. Orijinali daha iyiydi evladım diyor. Bu yöntem bir yere kadar avantajını sürdürmeye devam edecek. Ardından, yeniden çekilecek film kalmayınca kısır bir döngüye girecek.
2 ) Devam filmleri. En son Simon Pegg’e sormuşlar “Shaun of the Dead 2 gelecek mi?” diye. Shaun of the Dead; Edgar Wright’ın 2004 yapımı zombi filmi. Bu film absürt ve kara mizaha yakınsayan İngiliz komedisinin yapı taşlarından olan Cornetto Üçlemesi’nin de ilk filmidir. Simon Pegg, Nick Frost gibi isimler başta olmak üzere belli oyuncu kadrosu üçlemede farklı karakterleri canlandırır. Üçlemeyi ağır tavsiye ediyoruz fakat konumuz bu değil. Simon Pegg net bir şekilde Shaun of the Dead devam filmini reddetmiş.
The Guardian’a konuşan Pegg, filmin devam filmi gelemez, üçleme olduğu için dördüncü filmi çekebiliriz yanıtını vermiş. İnsanların beklemediği fakat istediği işler peşinde olduğunu eklemiş. Simon Pegg’e göre eski ve garanti işlere güvenerek yola çıkmak bir hata. Bir oyuncu sürekli yeni konseptler ile seyircisinin karşısına çıkmak ister. Fakat seyirci daima eskinin peşindedir.
Devam filmi çekmek kendi içinde riskli. Hayran kitlesi sosyal medyada filmi bağrına basarak istese de film çıkınca bilet almıyor. Seyirci bu filmlerin devamının yayınlanmasını istiyor, belki Reels olarak kesitini kaydırmak istiyor fakat para verip izlemek istemiyor. Gişede batan devam filmlerinin ufak bir derlemesi:
- Matrix Resurrections, 40 milyon dolar zarar,
- Zoolander No. 2, sadece 6 milyon dolar kar,
- Son of the Mask, 24 milyon dolar zarar,
- Basic Instinct II, 30 milyon dolar zarar.
2024’te çıkacak Beetlejuice 2, Gladiator 2, The Exorcist: Believer ve daha fazla filmin batmamasını umut ediyoruz. Çünkü eski ve güzel bir filmi hatırlamak sinemanın kurtuluş reçetesi değil gibi duruyor.