bizim mentali yeni bir john carney filmi toparlar

bizim mentali yeni bir john carney filmi toparlar


flora and son


Sing Street izlemiş miydiniz? İnanılmaz tatlı bir gençlik filmiydi. Dublin’li bir delikanlının sevdiği kızın dikkatini çekmek için rock grubu kurması, grubun bambaşka yerlere gelmesi üzerineydi. Film 1980’lerin nostaljik havasından tutun, arkadaşlık ve aşk ilişkilerini en gerçekçi haliyle aktarırken tertemiz bir rock resitali sunuyordu. İşte övmeye başlarsak duramayacağımız bu filmin yönetmeninden yeni film geliyor. John Carney çok spesifik bir sinemacı. Öyle sürekli film yapan biri değil. Meramı varsa filmini çekiyor. Bu yüzden ismini bilmiyor olabilirsiniz. 

John Carney film yaptığında müziği kullanan ve neredeyse her zaman seyirciyi memnun eden iyi hissettiren dramalar yapıyor. Filmlerine az çok ne izleyeceğinizi bilerek gidiyorsunuz. Bu yüzden niş bir kesime hitap ediyor. Fragmanı düşen “Flora and Son” ise tam olarak bir John Carney filmi. Filmin fragmanında da görüldüğü gibi, Flora and Son bekar bir anne ve onun asi ergen oğlunun hikayesini anlatıyor. Yeşilçam hikayelerine benzeyen filmde oğlunun ergenlik dönemindeki öfkesini dindirmesine yardımcı olmak için ona bir akustik gitar hediye eden gariban anası ve oğlu, yıkık dökük bir müzisyenin de yardımıyla ve müziğin gücüyle yeniden bir araya geliyor. Filmin başrollerinde Eve Hewson, Joseph Gordon-Levitt, Jack Reynor ve Orén Kinlan yer alıyor. John Carney filmi yazıp yönetmiş.

 

Filmin sinopsis şekli:

Bekâr anne Flora, asi ergen oğlu Max ile ne yapacağını şaşırmıştır. Polis tarafından Max’e bir hobi bulması için teşvik edilen Flora, onu eski püskü bir akustik gitarla oyalamaya çalışır. Los Angeles’lı bir müzisyenin (Joseph Gordon-Levitt) yardımıyla Flora ve Max müziğin dönüştürücü gücünü keşfederler. John Carney’nin müzikal zihninden çıkan “Flora and Son”, yeni bir uyuma doğru yolculuğa çıkan bir anne ve oğul arasındaki bağı keşfediyor. 

29 Eylül’de Apple TV’de yayınlanacak film en özel hislerimize hitap edeceğinin garantisini veriyor. Tüylerimizi diken diken eden, yanık olduğumuz karşı cins bireyle izlemelik film fırsatı bulabileceğimiz ve bütün bunları müziğin ruhuyla yapabileceğimiz bir John Carney filmine ihtiyacımız var.