seth rogen ne dinliyor?

seth rogen ne dinliyor?


plak koleksiyoncusu bir komedyen


Esrarın Seth Rogen’ın çalışmalarını nasıl etkilediğini asla öğrenemeyeceğiz çünkü kafası güzel olmayan, elinden esrarı bıraktığı tek bir an bile yok. Şöyle diyor, onun yalancısıyız:

“Ot benim işlevselliğimin içsel bir parçası. Her gün kafam güzel olmasaydı bu kadar eğlenceli olmazdım, biliyorum bunu. Ot, yaratıcı yönünüzü ortaya çıkarmanıza yardımcı oluyor. Belki de dilin ritminden çok müziğin ritmini konuşan tarafınızı ortaya çıkarıyor.”

Seth Rogen etkileyici plak derlemesiyle fikrini desteklemeye çalışıyor. Rogen’ın çocukluk arkadaşı ve film yapım ortağı Evan Goldberg ile birlikte kurduğu Houseplant, kısa süre önce LP Box Set serisinin üçüncü cildini piyasaya sürdü. Bunları üç kategoriye ayırdı: Sativa (iyimser), Indica (yumuşak) ve Hybrid (ikisinin arasında bir yerde).

O zamanlar, çoğu Pulp Fiction ve Jackie Brown gibi Quentin Tarantino klasiklerinin film müziklerinden alınan klasik funk ve R&B şarkılara karşı ortak bir heves vardı. Wu-Tang Clan ve Green Day‘i seviyorlardı. Miksler, Rogen ve Goldberg’in 1990’ların ortalarında gençken keşfettikleri dinleme alışkanlıklarından yola çıkıyor ve bu alışkanlıkları genişletiyor:

 

 “Park edilmiş bir arabada oturmak, mixtape dinlemek ve kafaca rahatlamak.” 

 

Seth Rogen, yazının devamında mixtape’inden favori şarkıları anlatıyor. 

 

  • Them: “Go on Home Baby”

 

Seth Rogen: Them, Van Morrison’ın ilk büyük grubu. Them’e bayılırım. 

“Go on Home Baby” dönemine göre oldukça sert bir şarkı, sert armonika olarak tanımlayabileceğim bir şey var. Oldukça hızlı, sarsıcı ve genç Van Morrison adeta feryat ediyor. O zamanlar çok tiz, mızmız bir sesi vardı. Gerçekten müthiş ve hantaldı. Yaşlandıkça sesi oturdu, derinleşti ve çok daha geleneksel bir güzelliğe kavuştu. Ama mızmız Van Morrison her zaman sevdiğim bir şey olmuştur. “Gloria” (Them’in imza şarkısı) ve “Moondance” kulağa hiç de aynı kişi gibi gelmiyor, gerçekten. Onu 2000’lerin başında Los Angeles’taki Wiltern’de izlemiştim ve inanılmazdı, gerçekten izlediğim en iyi şovlardan biriydi. Söylemesini isteyeceğiniz her şarkıyı söyledi. Gösteri boyunca o kadar çok içti ki, tamamen hayret vericiydi.”

 

  • The Harlem Gospel Travelers: “Help Me to Understand” [ft. Aaron Frazer]

“Çok yüksek perdeden söylenen slow soul müziği seviyorum. Benim için gerçekten nostaljik şekilde dinleyerek büyüdüğüm ve annemin çaldığı müziği hatırlatıyor. Bu yeni bir grup ama sanki 60’lardan kalma gibi ve bence bu harika; bir Delfonics şarkısı gibi. Kişisel olarak eski müzikleri dinlemeye çok bağlıyım ve her zaman yeni şeyler bulmakta zorlanıyorum.”

 

  • Thee Sacred Souls: “Will I See You Again?”

“Bu grup San Diego’dan. Genç bir grup ve yine 60’lar ya da 70’lerin soul müziği gibi kulağa eski gelen bir müzik yapıyorlar. Yine çok hoş, tiz bir şarkıları var. Kulağa retro bir versiyon ya da güncellenmiş bir versiyon gibi gelmiyor, sadece ham şekilde geliyor. Eski R&B kesinlikle bu miksler için yöneldiğimiz müzik türü ve benim de genel olarak en sevdiğim müzik türü.

Superbad’i çektiğimizde, filmin adı tamamen rastlantısaldı. Ama sonra, filmi çekmeye başladığımızda, yönetmen Greg Mottola filmin isminden yola çıkarak filme soul ve funk müzik katmaya başladı. Pek çok insan bunu bilmez ama Bootsy Collins Superbad’in müziklerinde bas çalıyor. O film müziği yaşadığım en eğlenceli deneyimlerden biriydi. O zamanlar 23 yaşındaydım ve bu beni gerçekten o dünyanın içine soktu, Funkadelic’e ve diğer funk ve soul türlerine takıntılı hale getirdi. Bu benim uzun zamandır en sevdiğim müzik türü ve Superbad istemeden de olsa bizi bu konuda daha derin bir yola soktu.”

 

 

  • Junior Murvin: “Police & Thieves”

“Tiz şarkı sevdamın kanıtı niteliğinde. Bu şarkıyı ilk olarak The Clash’in cover’ından duymuş ve daha sonra bulmak için geri dönmüş olabilirim. Bu şarkının bu kadar ham ve çıplak olmasını seviyorum, sadece davul ve bas. Çok basit ama akılda kalıcı. Saf bir titreşim. İlginç bir şekilde üretilmiş: Neredeyse ayırt edilemeyen ve sanırım benim anlamadığım şekillerde gerçekten karmaşık olan şeyler oluyor. Aldatıcı derecede basit bir şarkı.”

Seth Rogen’ın Pitchfork röportajından kendi playlistmize R&B eklemeleri yapmaktan ziyadesiyle mutlu olduk.