HER SPOR SALONUNDA GÖRDÜĞÜMÜZ İNSAN TİPLERİ

HER SPOR SALONUNDA GÖRDÜĞÜMÜZ İNSAN TİPLERİ


Ne ekersen onu biçersin


Hayatı, Dante’nin epik şiiri Divina Commedia’ya benzetirsek kış ayları Inferno, geçiş mevsimleri ilkbahar, sonbahar Purgatorio, yaz ayları ise Paradiso’ya denk geliyor. Kış rehavetinin üzerimize çökmesiyle usta birer komando gibi kazaklarımızla kamuflaj yapıyor ve fazla olduğunu düşündüğümüz kilolarımızı güzelce gizliyoruz. İlkbaharın gelişiyle olağanüstü hal ilan ediyor ve fütursuzca yediğimiz o tatlıların faturası olan kaloriler için bir bir pişman oluyoruz. Spor salonu üyeliğimizi yeniliyor, Yemek Sepeti üyeliğimizi askıya alıyoruz. Kendimize Lily Aldridge ya da David Gandy’i değil, dilediğinde ışık hızında kilo verebilen Sibel Can’ı örnek alıyoruz. Karmamızı kendi seçimlerimizle belirliyoruz ve Purgatorio’dan sonraki kısmın Inferno mu yoksa Paradiso mu olacağını kişisel performansımıza seçtiriyoruz. Azmin sonundaki selamete giden yol, kısa değil uzun dönem askerlikten geçiyor ve mevsimlik değil 365 gün düzenli çalışanlar daima kazanıyor.

Spor salonları, içinde barındırdığı insan çeşitliliği bakımından İstanbul’u andırıyor. İkisinin arasındaki tek fark; İstanbul yazın boşalırken spor salonları ikinci cemrenin toprağa düşüşüyle dolmaya başlıyor. Taksim’deki gibi çeşit çeşit insanı çatısı altında toplayan spor salonu üyelerinin her birinin amacı da bir o kadar farklı oluyor. Kimi zayıflamak için gidiyor spor salonuna, kimi formda kalmak için… Kimi gidip sosyalleşiyor, kimi kendisinin iki katındaki ağırlığı kaldırıp ağırlığını ortaya koyuyor ve bize de sizin için Her Spor Salonunda Gördüğümüz İnsan Tipleri’ni incelemek düşüyor.

HINIKÇI 

Hınıkçı, en ağır dambılla başladığı yola dört insan ağırlığındaki halterle devam eder ve her setinden sonra şiştiğine inandığı kollarına güzelce aynada bakar. Gözleri bir şahin kadar keskin olan Hınıkçı, kolundaki milimetrik değişimleri ölçer. Yanında aynı hareketi yapan birileri varsa, kimin kollarının çapı daha geniş diye kontrol eder. Halteri kaldırıp indirirken yalnızca ağır sıkletlerin anladığı dilde sesler çıkaran Hınıkçı, yüksek desibeliyle spor salonunda çalan tempolu müziğin sesini bile “Hıııınk, hınıııık, hıııınk” diyerek bastırır. Hınıkçı’nın en sevdiği şey, günlük çalışmasını bitirince diğer Hınıkçılar’la protein shake’lerini yudumlarken hangi hareketin nereyi daha iyi çalıştırdığını tartışmak, yeri geldi mi tavuk-pilava beraber kaşık sallamaktır.

SELFIECİ ASSOLİST

Selfieci Assolist, kuaförüne uğrayıp en sıkı at kuyruğunu ve en doğal makyajını yaptırır sonra spor salonuna şöyle bir uğrar. Spor salonuna ‘uğrar’ diyoruz; çünkü Selfieci Assolist, spor salonunu pek spor yapmak için kullanmaz. Spor salonunu aynası olan herhangi bir yer olarak gören Selfieci Assolist, salonda dolaşır, kendisini en iyi gösteren ışıkta bir selfie çeker ve “Çok yoruldum.” diyerek Vitamin Bar’da portakal suyunu yudumlar. Kalori yakamadığı gibi, üstüne kalori alıp salondan ayrılan Selfieci Assolist, daima spor büstiyeri ve şort giyer.

OCAK ŞUBATÇI

Ocak Şubatçı, inkar ettiği fazlalıklarını daha fazla görmezden gelemeyeceğini idrak ettiği an yeni yıl kararlarını hatırlar. 1 Ocak’ta kayıt olduğu spor salonuna ayın sonunun gelmiş olmasına rağmen üç kez gittiğini fark eden Ocak Şubatçı, Nisan Mayısçı ile uzaktan akrabadır. Azminin ömrü kısa olan Ocak Şubatçı, ‘muhteşem bikini vücudu’ diye başladığı yolda, “Ben her halimle güzelim.” sapağına sapar. Ocak Şubatçı, köprüden önceki son çıkışı kaçırınca Haziran ayında soluğu Çeşme’nin popüler plajları yerine yazlığın havuzunda alır.

YAŞLI KURT

Yaşlı Kurt, gençliğinde yediği baklavaların ve fiziksel olarak çok aktif geçirmediği hayatının pişmanlığını son çeyreğe saklar. Spor salonunun en devamlı üyesi olan Yaşlı Kurt, kıymetini geç anladığı sağlığını korumak için çalışırken, uzun sürede tamamladığı setler yüzünden aletlerde kuyruğa sebep olur. İki squat arasında çevresindekilere değerli nasihatlar veren Yaşlı Kurt, spor salonunun havlusunu kullanmaz ve kendi havlusunu yanından ayırmaz.

FORREST GUMP

Hiperaktiflerin enerji harcama, CEO’ların stres atma yeri olan koşu bandı köşesinin demirbaşlarından Forrest Gump, nefesi kesilene kadar koşar. Uzmanlık alanları arasında koşarken konuşabilmenin de bulunduğu muhtemel balık burcu Forrest Gump, Usain Bolt’u Mirkelam’a kovalatacak azimle koşar… Koşu bandının sonunda altın madalya varmış gibi koşar… Forrest Gump, mütemadiyen koşar.

İŞİNDE GÜCÜNDE

İşinde Gücünde için en iyi spor salonu, sabah en erken açılıp gece en geç kapanandır. Sabah mesai öncesi ya da akşam mesai sonrası, masa başı kalorilerini harcamak için “Ben sana mecburum, bilemezsin…” tarzı bir aşkla bağlandığı spora koşan İşinde Gücünde, ne gerekiyorsa yapar ve çıkar. Programına sadık olan İşinde Gücünde’nin motto’su; “Spor da yaparım, kariyer de”dir.

Bitiş çizgisinin her gün yenilendiği spor, nimetşinastır. Siz onu icra ettikçe o sizin vücut yağ kütlenizi itinayla kas kütlesine çevirir. “Ne ekersen onu biçersin.” atasözünü bizzat deneyimlemenizi sağlayan sporun karnı bahanelere toktur. Sporda, “Başlamak bitirmenin yarısıdır” sözü geçmez, fakat spor salonundan korkmamak, Jatomi‘de 1 günlük ücretsiz denemeye bir şans vermek başarmanın yarısı olabilir. Serotonin ve endorfin hormonu salgılamanızı sağlayan spor, hayatınızın en değerli yatırımını yapmanızı sağlayacak ve hayatınıza hayat katacaktır. Yukarıdaki Her Spor Salonunda Gördüğümüz İnsan Tipleri’ni, eksik olanları, fazla olanları görmek için en yakın Jatomi‘ni bul, ücretsiz deneme şansıyla yaza daha fit girme şansını yakala.

Görseller: Açelya Kırmalı