80’LERE JOHN HUGHES ESTETİĞİYLE YAKLAŞAN DİZİ: RED OAKS

80’LERE JOHN HUGHES ESTETİĞİYLE YAKLAŞAN DİZİ: RED OAKS


80'lerde kestirmeden geçiş


Şimdi sizlere bahsedeceğimiz dizinin pilot bölümü 2014 yazının sonunda yayınlandı. 10 bölümlük ilk sezonu ise 2015’in Ekim ayında tek celsede Amazon Prime’da gösterildi. Ama sağa sola baktık, dizinin ülkemizde pek bilinmediğine kanaat getirdik. Altyazı.com’da Türkçe altyazısı bile bulunmayan, ekşisözlük’te hakkında pek fazla entry’ye rastlamadığımız Red Oaks isimli güzide dizi, özellikle John Hughes filmlerinde tadına baktığımız 80’ler aromasını özleyenler için birebir.

Steven Soderbergh’in yapımcılarından biri olduğu dizinin başrolünde Richard Ayoade filmi Submarine’le radarımıza giren, bir diğer Ayoade filmi The Double’da da karşımıza çıkan Craig Roberts var. Şu sıralarda Hollywood’da dikiş tutturmaya çalışan Galli oyuncu, David Myers isimli karakteri canlandırıyor. David, yaz tatilini zenginlerin üyesi olduğu New Jersey’deki Red Oaks Country Club’da çalışarak geçiriyor. Burada tenis dersleri veren David Myers, babasının da baskısıyla, NYU’da baba mesleği muhasebecilik okumadan evvel son yaz tatilini geçirdiği bu kulüpte hayli ilginç dostluklar ediniyor. David’in kız arkadaşı Karen da aynı kulüpte aerobik dersleri veriyor.

Dizinin en başarılı iki karakterinden biri olan Ankara doğumlu Türk asıllı Kanadalı oyuncu Ennis Esmer, avantacı kulüp çalışanı Nash rolünde döktürüyor. David’in babası Sam’i canlandıran, birçok Hollywood filmindeki ufak rolleriyle hatırlayacağınız Richard Kind da hayli başarılı. David’in annesi Judy’yi ise, Dirty Dancing ve Ferris Bueller’s Day Off başta olmak üzere birçok 80’ler klasiğinde yer alan Jennifer Grey canlandırıyor. Judy, lezbiyen kimliğini ailesinden gizlemeye çalışan, kocası Sam’den çoğu zaman yaka silken anne portresiyle Red Oaks’un başarısında aslan paylarından birini kapıyor.

Joe Gangemi ve Gregory Jacobs’ın yaratıcısı olduğu Red Oaks, daha önce birçok kez denenen ergenlikten çıkış temasını, yine daha önce birçok kez denenen 80’ler formülüyle hayata geçirmeye çalışıyor. Dizinin bu çabasında hayli başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

Kostümler, müzik seçimleri, makyaj, objeler ve daha bir sürü şeyle 80’leri canlandırmaktan öte, 80’leri yaşatan dizi, 24 dakikalık bölümleriyle de hayli kolay sindiriliyor. Hızlı ve eğlenceli diyalogların seriliği arttırdığı projede, her bir karakter derinlemesine incelenerek izleyiciyle aralarındaki bağ güçlendiriliyor. İlk bakışta ufak rollerde yer aldığını sandığımız her Red Oaks karakteri, 10 bölümlük sezonda gayet tatmin edici bir şekilde bizlere tanıtılıyor.

Dizinin soundtrack’ini ayağınıza getirdik.

10 bölümlük ilk sezonunu bir oturuşta bitireceğinizi tahmin ettiğimiz Red Oaks, hayli başarılı geri dönüş ve eleştiriler sonucunda ikinci sezon onayını aldı. Hem kendinizinden birçok parça bulabileceğiniz samimi karakterleri, hem de eğlenceli ve sürükleyici yapısıyla basit bir hikayeyi özel kılan Red Oaks’u izlemenizi tavsiye ederiz.