taylor swift, konser filmi trendini geri döndürebilir

taylor swift, konser filmi trendini geri döndürebilir


salonlara can suyu


Taylor Swift’in konser filmi sinema salonlarını tıklım tıklım doldurdu. Sinema salonlarının can çekiştiği ve insanların evinden film izlemeye pandemiyle birlikte daha çok rağbet ettiği günlerde salonların sinema dışı izlenceler için de kullanılabilmesi sektöre can suyu olabilir. Çıkan haberleri hatırlıyoruz, Cem Yılmaz’ın “Fundamentals” stand up seti, sinema salonlarında da kapalı gişe izlenmişti. Sahne sanatlarının dışında da kullanılabilir. Mesela konser filmleri; müzisyenlerin fan kitlesinden sinema salonlarında faydalanmak bir dönem trend olmuştu. Bu trend, Taylor Swift sayesinde geri dönmüş olabilir. 

 

 

Fanlar, gidemedikleri, bilet bulamadıkları ya da ailesinin izin vermediği konseri güçlü bir ses sistemi ve dev ekranda izleme fırsatı ediniyorlar. Dahası, bu bir izleme etkinliğinden çok, salonda bağırıp, şarkılar söyleyerek tepinebildikleri bir deneyim haline geliyor. Sinema salonunun koridorları dansçılarla doluyor. Fanlar sosyal medya dışında belki de ilk kez gerçek hayatta burada tanışıyor. Sayılarının fazlalığından ihya oluyorlar. 

 

Taylor Swift: The Eras Tour resmi olarak vizyona girdiğinde, Swift hayranlarının dünyanın dört bir yanındaki sinemalarda yüreklerini hoplatan şarkılar söylediğini izledik. The Eras Tour, ABD’de sadece açılış hafta sonunda 96 milyon dolarlık bilet satışı gerçekleştirerek, 2010 yılında Justin Bieber’ın Never Say Never filminin kırdığı 73 milyon dolarlık önceki konser filmi rekorunu kırdı. Ertesi hafta sonu da Martin Scorsese‘nin Killers of the Flower Moon filmini geride bırakarak zirvedeki yerini korudu ve tarihte iki hafta üst üste sinema gişesinin zirvesinde yer alan ilk konser filmi oldu.

 

Taylor Swift, büyük film stüdyolarından uzak durup direkt sinema salonlarıyla anlaşmaya gitti. BoxOffice Pro baş analisti Shawn Robbins, “Dürüst olmak gerekirse, bunun oyunu değiştirdiğini düşünüyorum.” diyor ve Aralık ayının başında Beyoncé‘nin merakla beklenen Renaissance konser filmini doğrudan AMC sinemalarında gösterime sokarak aynı şeyi yapacağını belirtiyor. Sinema salonları ile sinema stüdyoları arasında kırılmaz bir zincir vardı. Arada birçok farklı sektör ekmek yiyordu. Taylor’ın direkt salonlarla anlaşması, paraya ihtiyacı olan salonlar için alternatiflere yönelmeye başlamalarında mihenk taşı olabilir. 

 

 

Turneye çıkan büyük sanatçılar için de bu cazibeyi görmek zor değil. Unutulmaz bir gösteri hazırlamak için zaten büyük miktarda yaratıcı enerji (ve prodüksiyon maliyetleri) harcadıysanız, neden bunu filme çekip hayranlarınızı mutlu etmeyesiniz ve yeniden para kazanmayasınız? Filmlerin aylar önceden planlanıp vizyona girmesinin dışında konser filmleri başka bir paradigma oluşturuyor. “Acil para lazım” paradigması. Taylor Swift’in bu konser filmi bir ay önce yoktu, ihtiyaç halinde devreye alınabilir ve salonlara sıcak para akışı sağlayabilir. 

 

Boş sinema perdelerinden yararlanmak isteyen sadece günümüz yıldızları değil. Klasik konser filmleri de sinemalara geri dönüyor, özellikle de Talking Heads‘in 1984 tarihli ufuk açıcı filmi Stop Making Sense, bağımsız film devi A24 tarafından yapılan önemli bir restorasyonla 40. yıldönümünü kutladı. 

 

 

Ancak genç hayranlar için bu yeniden gösterim, Talking Heads’in dehasıyla canlı olarak ilk tanışmaları olabilir. The Hollywood Reporter’a göre, Stop Making Sense’in açılış hafta sonunda izleyicilerin yaklaşık yüzde 60’ı 35 yaşın altındaydı ve birçoğu grup dağıldığında henüz doğmamıştı. Filmin etkileyici 4 milyon dolarlık açılış hafta sonu hasılatını teşvik edenler bu yeni hayranlardı ve Robbins bu başarının yeni bir trend yaratabileceğine inanıyor.

 

“Bunun gibi daha fazla konser filminin yeniden gösterime girip girmeyeceğini görmek ilginç olacak. Son birkaç on yılda pek çok ikonik grup ve sanatçı ya konser filmi ya da daha geleneksel belgeseller çekti. Bazıları muhtemelen diğerlerinden daha fazla potansiyele sahip olacak, ancak günün sonunda her küçük parça yardımcı oluyor. Tiyatro fuarı, büyük Hollywood yapımlarının yavaşlamasından kaynaklanan boşlukları dolduracak bir şeyler arıyor ve bundan gerçekten faydalanabilecek pek çok sanatçı var.”

 

Yeniden gösterime girecek bir diğer film ise muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi konser filmi. Martin Scorsese‘nin 1978 tarihli başyapıtı The Last Waltz, efsanevi Americana öncüleri The Band’in Bob Dylan, Dr. John, Van Morrison, Joni Mitchell gibi konukları da içeren 1976 tarihli şaşırtıcı veda konserini ele alıyor. Film, 45. yıldönümü münasebetiyle bu Kasım ayında Amerika’da tekrar sinemalarda olacak ve The Band’den Robbie Robertson’ın vefatının ardından neredeyse The Eras Tour kadar duygusal olabilir. The Eras Tour’un duygusal tarafını bir “Swiftie” olmadığımız için pek anlamadık. 

 

Hollywood durma noktasına gelmişken sinemaların toplumsal bir enerji enjeksiyonuna ihtiyacı varsa, neden ekranları rock’n’roll ile doldurmayalım? 

 

“Taylor Swift: The Eras Tour” şimdi vizyonda. Talking Heads’in Stop Making Sense’i IMAX’te gösteriliyor. “Rönesans: Beyoncé’den Bir Film” 1 Aralık’ta vizyona giriyor.