anthony hopkins kendi hayat hikayesini yazıyor, eşi ise belgeselini çekiyor

anthony hopkins kendi hayat hikayesini yazıyor, eşi ise belgeselini çekiyor


alkolizm batağındaymış


Anthony Hopkins her şeyi kağıda döküyor. 

 

“Bir biyografi yazıyorum,” diyor 86 yaşındaki oyuncu PEOPLE Dergisi’nin yeni sayısında. “Bu tuhaf bir süreç.”

 

Neyse ki olayları hatırlamak onun için mesele değil.

 

“Bir şeyle ne kadar kutsanmış olduğumu fark ettim. Belki de bu benim meslek hastalığımdır. Oldukça güçlü bir hafızam var.” 

 

O kendi hayatını gözden geçirirken, 20 yıllık eşi 67 yaşındaki Stella Hopkins de aynı şeyi yapıyor. Şu sıralar iki Oscar ödüllü oyuncu hakkında bir belgesel üzerinde çalışıyor. Hopkins, Stella’nın “her şeyi anlatmak için tam yetkiye sahip olduğunu” söylüyor, ancak projesinin ne kadar ilerlediğini bilmiyor. 

 

“Bilmiyorum. Ona sormadım. Oldukça fazla film var. Ne zaman çıkacağını bilmiyorum” diyen Hopkins, Stella’nın belgesel için The Silence of the Lambs filmindeki rol arkadaşı Jodie Foster ile görüştüğünü de ekliyor.

 

Hopkins’in anlatacak oldukça ilginç bir hikayesi var. Galler’in güneyinde, birlikte bir fırın işleten Richard ve Muriel çiftinin çocuğu olarak dünyaya gelen Hopkins, “okulun aptalı” olduğunu ve babasının “umutsuzluk” içinde olduğu için yönünü bulamadığını söylüyor. Babasının üzüntüsü gençliğinde onu harekete geçirmiş. “‘Bir gün size göstereceğim, ikinize de’ dedim” diye hatırlıyor. 

 

Hopkins, Galler Kraliyet Müzik ve Drama Koleji’nde eğitim gördükten sonra 10 yıl içinde Londra Kraliyet Ulusal Tiyatrosu’nda Sir Laurence Olivier’in yedeği olarak görev aldı. Ancak Hopkins’in bir tiyatro oyuncusu olarak kariyeri alkolizm yüzünden neredeyse raydan çıkıyordu. “Ölene kadar içiyordum,” diyor içtenlikle. “Bir gün çok korktuğum bir an yaşadım. Biraz yardım aldım. Bu 48 yıl önceydi.”

 

O sırada kafasının içinde bir sesin ona “Yaşamaya başlayabilirsin” dediğini hatırlıyor ve o zamandan beri yaşamayı ciddiye alıyor.

 

Aralarında The Remains of the Day, Nixon ve Amistad’ın da bulunduğu onlarca beğenilen filmde rol aldı. 2021 yılında, 83 yaşındayken, The Father filmindeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanan en yaşlı kişi oldu. En son “Freud’s Last Session” adlı filmde psikanalizin babası Sigmund Freud’u canlandırdı. 

 

Hopkins çalışmadığı zamanlarda günlerini ona keyif veren şeylerle dolduruyor: piyano çalmak, resim yapmak ve Stella da dahil olmak üzere ailesiyle vakit geçirmek. Mutlu evliliğinin sırrı nedir? “Sadece evet de,” diye espri yapıyor.

 

Genel olarak, iyi, kötü ve aradaki her şey için minnettarlık duygusu hissediyor. 

 

“Ben sadece şanslıyım,” diyor Hopkins. “İnişler ve çıkışlar, depresyonlar, umutsuzluk, öfke ve benzeri şeyler yaşadım ama son birkaç yıldır yavaş yavaş ‘Ben hala buradayım’ diye düşünüyorum. “