Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali sinemada kadın yönetmenlere alan açmak ve kamera arkasındaki kadın emeğini görünür kılmak amacıyla 1998’den bu yana kesintisiz olarak gerçekleşiyor. Festival, hikayelerini kameralarıyla anlatmak isteyen kadınların derdine derman oluyor ve dünyanın dört bir yanından kadın anlatılarıyla sinema sektörüne ve sinemaseverlere nefret söyleminden uzak nefes alma şansı veriyor.

Bu sene 17.'si düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin, kadınların dört bir yanını saran erkek ruhu taşıyan destanlar, marşlar, tezahüratlar ve hatta küfürler varken kadın hikayelerinin beyaz perdeden sesini duyurabilmesi açısından ayrı bir önemi var. Sinemayla kadın hareketini bir araya getiren ve Türkiye’nin en önemli aktivist festivallerinden biri kabul edilen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali dün başladı ve 15 Mayıs’a kadar devam edecek. Sinemadaki kadın emeğini görünür kılma amacı taşıyan Bilge Olgaç Başarı Ödülleri sinema yazarı, kurgucu, sanat yönetmeni, yönetmen, oyuncu, yapımcı dallarında olmak üzere sinemanın farklı alanlarından emeği geçen kadınlara verilecek.

Programdaki 108 filmin yanı sıra fotoğraf sergisi, kent forumu, yapımcılık atölyesi, film okuma, tiyatro, dans, organik mutfak, söyleşi ve panellere yer verilecek. Festival kapsamında düzenlenen etkinlikler arasında kahkaha yogası bile olacak.

17. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nden kısa kısa notlar:

– Uçan Süpürge Onur Ödülü bu yıl sinema oyuncusu Muhterem Nur’a verildi.
– Tema Ödülü ise LİSTAG (LGBTT Aileleri Grubu) ve “Benim Çocuğum” belgeseline verilecek.
– Zeynep Dadak ve Merve Kayan’ın yazıp yönettiği Mavi Dalga da bu yıl festival kapsamındaki FIPRESCI ödülü için yarışacak.