mads mikkelsen’den bir danimarka filmi daha

mads mikkelsen’den bir danimarka filmi daha


her role mi yakışır?


Mads Mikkelsen kendi milletinden yönetmenlerle, birlikte yaşadığı halkın dertlerini anlatmaya devam ediyor. The Promised Land, orijinal adıyla “Bastarden” fragmanı yayınlandı. Bir dönem draması olan film, hayat boyu hayalinin peşinden giden Ludvig Kahlen‘in hikayesini anlatıyor. Protogonistin tek bir amacı var: Danimarka fundalıklarının kendisine zenginlik ve onur getirmesini sağlamak. Fundalık, Danimarka tarım alanlarının tahrip edilmesiyle oluşan verimsiz çalı habitatı demekmiş. Bu imkansız görev için Mads Mikkelsen bu ve her türlü zorluğa hazır. “The Promised Land” dünya prömiyerini Venedik Film Festivali‘nde yapacak. 

Film, Mads Mikkelsen ve yönetmen Nikolaj Arcel’i yıllar sonra tekrar bir araya getiriyor. Mads Mikkelsen, Hannibal olmadan, Casino Royale’de yıldızını parlatmadan önce Danimarkalı yönetmenlerle çalışıyordu. Bu isimlerden biri olan Nikolaj Arcel ile 2012’de A Royal Affair’i yapmışlardı. Daha sonra Arcel filmciliğe devam ederken ,Mads Mikkelsen ise Hollywood çıkarması yaptı. Kalbimizi çaldı. Nikolaj Arcel film hakkında şunları diyor:

 

Birkaç yıl önce baba olma gibi son derece dönüştürücü bir deneyim yaşadığımda, geçmiş filmlerime ve onları yaparken yaşadığım anılara yeni bir gözle bakmaya başladım. Çalışmalarımın çoğu hikaye ve sanat yaratmaya tutkulu bir adanmışlık içeriyor. Fakat hepsi bundan ibaret. Bastarden bu varoluşsal hesaplaşmadan doğdu ve bugüne kadarki en kişisel filmim. Ida Jessen‘in muhteşem romanının da yardımıyla Anders Thomas Jensen ve ben, hırslarımızın ve arzularımızın sahip olduğumuz tek şey olmaları halinde kaçınılmaz bir şekilde nasıl başarısızlığa uğrayacaklarına dair büyük, destansı bir hikaye anlatmak istedik. Hayat bir kaos; acı verici ve tatsız, güzel ve olağanüstü, çoğu zaman onu kontrol edemiyoruz. Ne demişler, “Biz her şeyden habersiz plan yaparken Tanrı gülümser.”

 

Mads Mikkelsen ise Hollywood çıkarması sonrası peşi sıra Danimarka yapımı filmler üretmeye başladı. Bu yaklaşımı ile sığ Hollywood sonrası kaliteli Kuzey Avrupa filmleriyle daha bir sıkı fıkı olduk. Another Round, Riders of Justice bunlardan bazıları. The Promised Land filminin sinopsisi ise şöyle: 

1755 yılında, yoksul kaptan Ludvig Kahlen, görünüşte imkânsız bir hedefle Danimarka’nın sert ve yaşanmaz topraklarını fethetmek üzere yola çıkar: Kral adına bir koloni kurmak. Karşılığında, kendisi için umutsuzca arzuladığı kraliyet ismini alacaktır. Ancak bölgenin tek hâkimi olan acımasız Frederik de Schinkel, kibirli bir şekilde bu toprakların kendisine ait olduğuna inanmaktadır. 

 

The Promised Land’in henüz vizyon tarihi belli değil. Eli kulağındadır.