neden kısa film izlemiyoruz?

neden kısa film izlemiyoruz?


wes anderson öncü olabilir mi?


Yakın zamanda Netflix‘e düşen dört Wes Anderson filmi Benedict Cumberbatch faktörüne rağmen ses getirmedi. Bu dört içeriğin sorunu, süresi mi? Belki de. Kısa filmin tüketim alışkanlığı, dizi veya uzun metraja göre daha az önem arz ettiği için daha az tüketiliyor. Peki neden kısa filmler ciddiye alınmıyor?

Hemen hemen her film yapımcısı en az birkaç tane kısa film yapmıştır. Sinema öğrencileri bile bir şekilde kısa film çekiyor. Her sene çekilen kısa film sayısıyla alakası olmasa gerek. Uzun metraj filmleri konuşuyoruz, televizyon hakkında konuşuyoruz. Kısa içerik tüketmekle sorunumuz zaten yok: Paramount kısa süre önce Mean Girls‘ün tamamını 23 ayrı klip halinde TikTok‘a yükledi ve platformun abonelikleri hızla arttı. Ancak kısa filmler, sinema ve TV arasındaki sınırda yer alıyor ve aynı saygı ya da ilgiyi görmüyorlar. Black Mirror gibi bir kısa film koleksiyonu olarak tanımlanabilecek antoloji programları bile yan yana getirilmeleri yoluyla anlam yaratmak üzere tasarlanmıştır. Tek başına kısa filmin eğlence menümüzde hala nadir olduğunu biliyoruz ve yalnız olmadığımızdan şüpheleniyoruz.

Bir anlamda bunun nedeni kimsenin kısa filmin ne olduğunu gerçekten bilmemesi olabilir. Üçü kısa film (animasyon, canlı aksiyon ve belgesel) olmak üzere Oscar ödüllerini dağıtan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi‘ne göre bir kısa film jenerik dahil en fazla 40 dakika sürüyor. Instagram Reel’ini bile yeterince iyiyse kısa film olarak satabilirsiniz. Yine Akademi kurallarına göre uzun metrajlı bir film, 40 dakikanın üzerindeki her şeydir. Ancak bunun çoğu filme atfedilen uzunlukla pek ilgisi yoktur. Herhangi bir uzun metrajlı filmin yaklaşık 82 dakikadan az olması çok nadirdir.

Teoride kısa filmler müthiş bir izlence formatı. Keyfi bir uzunlukta şişirilmemiş, tam olması gerektiği uzunlukta, sıkı ve zarif bir kısa film izlemek gayet de çalışabilir. Uzun metrajda acımasız olabilecek konular 40 dakikada sadece katlanılabilir değil, aynı zamanda dokunaklı olabilir. Espriler ve can alıcı noktalar, çok fazla açıklama veya karakter gelişimi gerektirmeden kısa filmlerde mükemmel bir şekilde ortaya çıkıyor. Kısa filmler, film yapımcılarına risk alma ve oyun oynama izni verir, çünkü seyirci tüm öğleden sonrasını almayacağını bilirse deneyselliğe veya hayal kırıklığına daha kolay tahammül edebilir.

Bu sene ünlü aktörlerin de öne çıkmasıyla her zamankinden fazla kısa film konuştuk. The Wonderful Story of Henry Sugar, prestijli Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yaptı. Pedro Almodovar‘ın başrollerini Ethan Hawke ve Pedro Pascal‘ın paylaştığı 31 dakikalık eşcinsel kovboy filmi Strange Way of Life‘ın prömiyeri bu yıl Cannes’da yapıldı ve o zamandan beri festival festival dolaşıyor.

Wes Anderson gibi her kareye odaklanmayı güçleştirecek detaylar ekleyen ve akışı kaybedebileceğimiz diyaloglardan beslenen yönetmenler için kısa film formatı biçilmiş kaftan. Dürüst olmak gerekirse bazen başımız ağrıyor. Henry Sugar ve diğer üç film de (her biri 17 dakika süren The Swan, The Rat Catcher ve Poison) estetik, tasarım ve tematik takıntılarıyla tanınabilir şekilde Anderson‘cı. Kolay sindirilebilir, bağımsız ve ferah hissettiren bir sinema deneyimi yaşatıyorlar.

Kısa filmlerin basit, ucuz ve güçlü anlatı sunabildiği yüzyılın malumu. Öğrenciler kendilerini yıllardır bu alanda göstermeye gayret ediyor. İlk eserlerini de bu alanda verdikleri için her yönetmen tonla kısa filme sahip. Fakat hangilerini izledik? Elbette bunun için bizim onları bulmamız ve dağıtımını yapan şirketlerin de izleyicileri onlara yönlendirmek için daha fazla çaba göstermesi gerekir. Muhtemelen şu anda dünya standartlarında bazı kısa filmlere kolayca erişebilirsiniz. Diğer yayıncılar gibi Netflix‘in sitesinde de “Filmler” altında bir “Kısalar” kategorisi bulunuyor ve bu kategoride pek çok belgeselin yanı sıra senaryolu kurmaca ve animasyon kısalar da yer alıyor. İnternet, ister YouTube’da ister özel bir sitede olsun, kelimenin tam anlamıyla kısa filmlerle dolup taşıyor. Fakat halen yayın platformlarının, izleyicileri kısa filmleri izlemeye nasıl ikna edeceklerini bulmaları için önlerinde uzun bir yol var.

Kısa film izlemeyi arttırmalıyız. Haftalık dizilerden çok daha faydalı ve ufuk açıcı oldukları için, marjinal olmaya yatkın oldukları, vurucu mevzuları baymadan anlatma şansına sahip oldukları için. Dikkat süremizi zorlamayan bu kısacık canları da sevip sayalım.

The Wonderful Story of Henry Sugar, The Swan, The Rat Catcher ve Poison Netflix’te yayında.