roosevelt, 16 aralık akşamı, %100 müzik katkılarıyla, turkcell sahnesi’ne geliyor!

roosevelt, 16 aralık akşamı, %100 müzik katkılarıyla, turkcell sahnesi’ne geliyor!


roosevelt’in neden birden çok yüzü var?


Roosevelt‘in birkaç notasını, hatta sadece adını duyduğumuzda bile kanımız kaynıyor, dans figürü icat edesimiz geliyor. Çünkü sanatçı, hayatı boyunca club müzikleri ve pop arasında gidip gelen bir yolculuk yaptı. Roosevelt, Young Romance, Polydans ve Embrace adlı dört albümünde disko, funk, soul, pop ve balearic arasındaki sınırları o kadar sık aşıyor ki bir noktada ortada sınır falan kalmıyor.

 

Bu sınırsız Alman’ın sahnesinde Roosevelt, kimliğinde ise Marius Lauber yazıyor. Fakat insanlar, Roosevelt’i genelde grup sanıyor. Doğal olarak. Sanatçı, müziğinin her zerresinde farklı kimliklere bürünerek tek kişilik dev kadroyu oluşturuyor. Roosevelt’i; prodüktör, multi enstrümantalist, vokalist ve DJ olarak ayrı ayrı tanıtalım. Bir yerden başlayalım…

 

 

Diskografide Yazan Kimliğiyle Roosevelt

 

Köln’deki techno sahnelerine dalmadan önce bir indie grubuyla çaldı. Kısa süre ilgisini dans müziğine yöneltip grubu bıraktı. Lauber, Superpitcher ve Michael Mayer ile birlikte Kompakt’ın Total Confusion partisinde tam mesaili DJ oldu.

2012’ye geldiğimizde, techno-indie pop kırma projesi Roosevelt’i, Greco-Roman etiketiyle yayınlanan “Sea” single’ıyla tanıttı.

Roosevelt, 2015‘te yayınladığı “Hold On” için Greco-Roman’a geri döndü ve bu şarkı 2016’da Roosevelt’in kendi adını taşıyan ilk albümünde yer aldı. Bu albümle beraber Roosevelt, Billboard’un elektronik müzik listesinde ilk 10’u zorlarken İsviçre, Almanya ve Avusturya’da Top 40 yaptı.

2018‘de, ikinci Roosevelt uzunçaları Young Romance’i yayınladı. Sanatçı bu yıl işbirlikleri ile remix adam olarak öne çıktı: CHVRCHES’ın “Get Out” ve Glass Animals’ın liste başı single’ı “Life Itself”in remix’lerini yaptı.

2020‘de kendi çalışmalarına geri döndü. Dans sahnelerinin yeni jeneriği Polydans, ülkesi Almanya’nın albüm listesinde 23 numaraya kadar yükseldi.

Nile Rodgers’la funky işbirliği “Passion” 2022’nin ortalarında, 80’lerden esintiler taşıyan “Ordinary Love” ise 2023’ün ortalarında yayınlandı.

Roosevelt’imiz bu sene “Embrace” adlı dördüncü uzunçalar albümünü yayınladı.

 

Vokalist Marius Lauber

 

Müzikle ilk defa Köln’de tanışıp sesini keşfediyor Marius. En çok indie tarzının enerjisini beğeniyor ve “beat!beat!beat!” adında indie bir grupta çalıp söylüyor. Yaptığı müziğin insanlarda dans etme hissi uyandırmasıyla ilk zehri tadıyor. Elektronik müzikte kendini ifade edemediği şarkı sözlerini müziğine katarak insanlarda duygu karmaşası yaratıyor.

 

The Strokes‘un meşhur MTV konserini izlemiştim, sanırım adı Live at 2 Dollar Bill’di. 13 yaşlarındaydım. Çok küçük bir çocukken piyano dersleri almıştım ama o konseri izlediğimi ve onlar gibi olmak istediğimi hatırlıyorum. Sanırım bu kadar basit. İlk grubumda bile, sanırım istediğimiz tek şey The Strokes kadar havalı olmaktı. Başlangıçtaki ana niyetimiz buydu. O zamanlar berbat müzik yapıyordum. Indie rock gruplarında yer aldığım için elektronik müzikle ilgili bir algım vardı ve dans müziğinin tamamen başka bir dünya olduğuna dair bilinçliydim.”

 

 

Multi Enstrümentalist Marius Lauber

 

Indie rock köklerinin ruhunu ritim odaklı elektronik synth parçalarına aktarmaya bayılıyor. Bunu fark eden sanatçı, kendi stüdyosunda davuldan synth’lere, basa kadar her enstrümanı öğreniyor. 

 

Böylece hobileri arasına; parçalarında funky bas, shoegaze eğilimli gitarlar, canlı synth’ler kullanmayı ve stadyum büyüklüğünde bir koroyu psychedelic füzyon ile bir araya getirmeyi katıyor.

 

Prodüktör Marius Lauber

 

Prodüktör kimliğinde Roosevelt her zaman “o” özel anları aradı. Tasarladığı melodilerle sarmalanmış melankoli sancılarıyla gece kulübü mecazlarını eşleştirerek olağanüstü elektronik melodiler kullanmaya başladı. 

 

Kendine yeten müzik bilgisi, “Montreal” gibi yaratıcı single’lar, enfes ilk albüm “Roosevelt” ve bağımlılık yaratan devam albümü “Young Romance” ile sonuçlandı. 

 

 

DJ Marius Lauber

 

Roosevelt, 19 yaşında DJ’likle olan aşk ilişkisine giriş yaptı. İlk olarak Köln’de başladı ve Paris’teki Social Club, Lizbon’daki LUX, Londra’daki Xoyo ve Cambridge gibi daha küçük boyutlu mekanlarda kendi görüşüne göre kariyerinin en etkili setlerinden bazılarını çaldı.

 

Dünya çapında 100’den fazla ayağı olan bir turne prodüksiyonu yaratan Marius, zamanla kariyerinin indie pop evresine sürüklendi. 

 

Bu başarının ardından, elektronik müzikle başlangıçta hissettiği daha samimi ve anlık bağa yeniden odaklanmaya karar verdi. Müziğe ilk başladığı ufak odalara geri dönerek, bu türün kalbinin attığı yeri, yani hayranlarıyla kurduğu bağı ve paylaştığı birlikteliği geri kazanmayı arzuladı.

 

 

Polydans LP

 

“Polydans” bu bağlar etrafında inşa edildi. Albümün adı olan “Polydans”, onun kulüp kültürüne çok yönlü bakışına bir gönderme. Bir kulüp deneyiminin enerjisine, bir müzisyen ile kalabalık arasındaki örtük iletişime sahipti. Nefis albüm, her anın elektrikli ve nüanslarla canlı hissedildiği kulüp kültürü hissini geri getirdi. 

 

Yoğun ajandasıyla  bir stüdyo figürü olan Roosevelt, adeta müzikle kurduğu duygusal bağ tarafından yönlendiriliyor. 

 

“Dans müziği çalmanın gerçekten dürüst bir yanı var çünkü insanların tepkilerini milisaniyeler içinde görebiliyorsunuz.” 

 

Müzikal köklerine yeniden bağlanıyor ama aynı zamanda şaşırtıcı yeni unsurlar da sunuyor; tenimizde sıcaklığını hissettiğimiz ışıkların, gün batımlarının, ince tonların ve analog bir estetiğin hakim olduğu bir kayıt. Roosevelt’in müzikalitesini gözler önüne seren bu albümde davuldan synth’lere ve basa kadar her şeyi kendisi yazıp çaldı ve albümün miksajını kendi stüdyosunda yaptı. İlginçtir ki, bu albüm aslında tesadüfen ortaya çıktı.

 

“Hiçbir şey kasıtlı değildir.” diyor. “Müzik benim için çok büyük, dürtüsel bir süreç…”

 

“Polydans” açık ve özgür, davetkar ve kapsayıcı bir dizi farklı unsuru bir araya getiriyor; ancak karmaşık yapısına rağmen tamamen içgüdüsel. Roosevelt’in müzikal ruhuyla bir araya geldiği muhteşem bir elektronik cesaret şöleni. 

 

“Artık her gün stüdyoya gidip sadece doğru hissettiren müziği yapabilecek bir konumda olduğumu fark etmek inanılmaz derecede özgürleştirici bir his.” diyor. “Bu açıdan, benim şimdiye kadarki en kişisel albümüm, çünkü herhangi bir yaratıcı sınırlama olmadı, sadece beni mutlu eden şeyi yaptım.”

 

Nereden başlamalı? Her şeyin başında, “Elliot”: Roosevelt’in saf elektronica’dan disko-pop’a sıçramaya karar verdikten sonra çıkış yaptığı 2013 parçası. Roosevelt’in yolculuğunu güzel özetliyor. 

 

Eğer şunları seviyorsanız onu da seveceksiniz: Parcels, Hot Chip, Caribou, Metronomy, Jungle… Dans edilebilir ve şık popun Şampiyonlar Ligi.

 

Canlı dinlemek için ne yapmalı? 16 Aralık akşamı, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olmanızda fayda var. Biletler için buyrun buyrun buyrun.