Bir dönem tüm şiddetiyle esen Christian Slater fırtınasının 1990 ayağında, sizleri izleyiciler tarafından pek hakkı verilmemiş, gavurun tabiriyle "Underrated" bir filmle kutsamak istiyoruz. Allan Moyle'un yönetmenlik koltuğunda oturduğu 102 dakikalık Pump Up The Volume, sizlere keyifli bir tombul şişe bira eşlikçisi olmak konusunda fazlaca iddialı. Mikrofonu literal anlamda Pump Up The Volume'a bırakalım vakit kaybetmeden.

Başrollerinde bir dönem sevgili olmuş Christian Slater ve Samantha Mathis'in yer aldığı (Broken Arrow'da da beraber izleme şansını bulabilirsiniz) Pump Up The Volume, tipik bir gençlik filminden oldukça farklı senaryosu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Gençlerin yaşadığı kimlik bunalımı ve yalnızlık sorunları üzerinden giden filmde radyonun bir dönemler ne kadar güçlü bir kitle ulaşım aracı olduğunu gözlemleme şansını yakalıyoruz. Süper FM'li dönemlerden çok farklı bir radyoculuk hizmeti Pump Up The Volume'da bizleri bekliyor.

Slater'ın canlandırdığı Mark Hunter karakteri, ailesiyle ilişkisi sekteye uğramış, farklı şehre taşındığı için asosyalliği tavan yapmış bir karakter. Ailesinin ona aldığı radyo vericisiyle geceleri Tyler Durden'ımsı bir alter egoyu kullanıma sokuyor; Hard Harry. Hard Harry, yaşıtlarının tüm sorunlarını radyoda azgın bir şekilde dillendiren asi bir karakter. Yani Mark'ın tam zıttı. Hal böyle olunca Harry'nin azımsanamayacak bir dinleyici kitlesi oluşuyor. Öfkesini icinde saklamaya alışık gençler, dertlerine ortak bu deliye tutuluyorlar. Gündüzleri Harry'yi evde bırakan Mark, silikliğin kitabını yazan bir karakter sergiliyor.

Bu sırada kendisini deşifre eden Nora'yla tanışıyor ve böylece kabuklarını kırma aşaması başlıyor. Aralarındaki ilişki sıcaklaşırken kendisini ciddiye alan dinleyicilerinden birinin başına gelenler yüzünden işler sarpa sarıyor.

Akıcı senaryosu, Drive'la iyice ünlenecek Cliff Martinez'in süper müzikleri, iyi oyunculuk, ortalama bir gençlik filminden çok daha fazlası olması gibi detaylar Pump Up The Volume'u bol bol tombul şişe bira tüketimi saglayacak kadar iyi bir film yapıyor. Sizlere tavsiyemiz, değeri pek anlaşılamamış bu filmi geç de olsa bağrınıza basmanız. Aksi takdirde siz kaybedersiniz.