john grant kulaklarınızı fabrika ayarlarına döndürmeye hazır

john grant kulaklarınızı fabrika ayarlarına döndürmeye hazır


kavuşmaya az kaldı biletim nerede?


30 yıla yakın müzik kariyeriyle yaşının yarısından fazlasını müziğe adamış, müzikle nefes alan ve müzikle hayatta kalan birisi John Grant. Müzikle hayatta kalmak burada bir teşbih değil, çünkü gerçekten de kariyerinin dönüm noktasında girdiği büyük bunalımdan çıkışı, terk ettiği hayata yeniden sarılması müzik sayesinde gerçekleşiyor.

1994’te kurduğu alternatif rock grubu The Czars ile altı albüm yayımlayan, bu süreç dahilinde kendisinin müzikal evreninin mimarlarından Cocteau Twins üyesi Simon Raymonde ile tanışma ve Raymonde’un plak şirketi Bella Union etiketiyle albüm yayınlama fırsatı yakalayan Grant, 2006’da grubun dağılmasıyla dört yıllık bir sessizliğe gömülüyor.

Sessizliğini New York’ta sürdürürken John Grant, hayatını bambaşka bir yola sokacak bir tanışma yaşıyor. Midlake ile tanışan Grant’i müziğe geri dönmeye ikna eden de Teksaslı folk rock grubunun ta kendisi oluyor. Müzisyen, daha sonraları music omh’e verdiği bir röportajda Midlake üyelerini kardeşleri olarak tanımlıyor. Grant, 2010’da küllerinden yeniden doğmanın sözlük karşılığını gerçekleştiriyor ve yine Bella Union etiketli ilk solo albümü Queen of Denmark, Mojo tarafından yılın en iyi albümü seçiliyor. Ziyadesiyle derin ve kişisel bir albüm olan Queen of Denmark’ta Grant’in alkol ve uyuşturucu bağımlılıklarıyla mücadelelerine ve cinsel kimliğiyle barışmasına dair çokça anektod var. Queen of Denmark’ı, 2021 tarihli son albümü Boy from Michigan’a kadar bir tanesi canlı konser albümü olmak üzere toplam beş albüm takip etti.

Toplamda 6 yabancı dil konuşabiliyor oluşuyla gerçek bir dil koleksiyoncusu olan müzisyen, Nordik atmosferin havasıyla tanıştığından beri o coğrafyadan da vazgeçemeyenlerden. 2013’te taşındığından beri Reykjavik’te yaşayan Grant’in gençlik yıllarında tecrübe ettiği çevirmenlik, plak dükkanı tezgâhtarlığı, kabin memurluğu, garsonluk gibi birbirinden aşırı uzak deneyimleri, deyim yerindeyse bugün hâlâ daha hayatta yolunu arayan karamsarlara güç verecek cinsten.

John Grant’in bir şekilde ismini duymamış olanlarınız varsa bile sesini duymamış olmanız imkansız. Duyar durmaz kendine bağlayan o bariton vokaline bugüne kadar Sinéad O’Connor, Goldfrapp, Tracey Thorn, Elbow, Beth Orton, Conor O’Brien, Damien Dempsey, Hercules & Love Affair, Midlake, Kylie Minogue, Budgie, Robbie Williams ve Piano Magic gibi her türden ve her dönemden isimle yaptığı işbirlikleriyle aşina olmuşsunuzdur.

Folk’tan new wave’e synthpop’tan indie rock’a uzanan repertuvarıyla kendisini özleyen İstanbullu seyircisiyle kavuşmaya, ilk defa izleyecek dinleyicisini ise büyümeye hazırlanan John Grant, 24 Mart’ta Zorlu PSM’de. Biletler için sizi acele ama yavaş yavaş buraya doğru alalım, zira birkaç hafta sonra sosyal medya platformlarında bilet satanların mesajlarınızı okumasını bekleyeceğiniz günler geçirmeniz çok olası.