Daft Punk sayesinde müzikal aydınlanmalar yaşadık. Nevi şahsına münhasır robotlarımız progresif müziğin belki de son kaliteli örneğini bırakıp gittiler. Random Access Memories. İlk on yılını geride bırakan koca çınarımıza tekrar göz atalım.
Robotlar 1997 senesinde Homework albümü ile kanımıza girmeye başladı. House janrasının gerekliliklerini yerine getirdiler. Baslar, sample’lar ve kalbimizin synth sızıları…
Ardından Discovery geldi. DP meramını ilk kez bu albümde belli etti. Daha dijital ve daha cyber bir yerdeydik artık. Ses kodlu vokaller ve sample kesitleri falan vardı. Make it harder make us stronger Daft Punk usta dedik. 2006’da Human After All geldi. Benzer tekniklerine canlı enstrümanları dahil ettiler.
Fakat son albüm klasik Daft Punk formülünün yeniden gözden geçirilmiş haliydi. Random Access Memories, her janranın en iyileriyle birer featuring gerçekleştirdi.
- Disco dünyasından Nile Rodgers
- House için Giorgio Moroder
- Hip Hop, RnB desen Pharrel Williams
- 70’lerin soft rock’ı için Paul Williams
- Alternatif rock’ı almak için vocoder aromasıyla Julian Casablancas
- Deneysel pop için de Panda Bear ile birlikte bu zamansız albüm için Avengers toplandı.
“Fütüristik müzik yapamamak değil, geçmişle oynamak istedik.” dedi altın robot.
Geçmişle oynamak; Random Memories, rastgele hatıralar arasındaki access, erişim olmak. 1 saat 14 dakikalık albümün adı ve eylemi bu.
“Sample ve makineler arasında eğip bükerek ortaya çıkardığımız şeyi yapmak istedik, bu sefer insanlarla.” dedi gri robot.
Mesela 1979 yapımı I Love You More’u efektlerle Digital Love’a çevirmek gibi değildi bu. Gerçek akustik baterinin başına baştan yaratmak suretiyle değiştirmek için Omar Hakeem’i oturttular. Notaları çalarak verdi. Her tür insanın etinden sütünden faydalandılar. Buna “Human Sampling Technique” adını verdiler. Chilly Gonzalez’i piyano başına oturtup 12 saat random bir şeyler çalmasını istemek mi dersiniz. Giorgio’dan kendi hayat hikayesini anlatmasını mı. Her şeyden habersiz 3 saat anlatmış adam. Üstüne orijinal davul notaları, biraz synth ve 70 kişilik orkestra eklenince Giorgio By Moroder pişmiş.
“Give life back to music” Bu sample onlarca kez dönüyor ilk şarkıda. Müzik büyüsünü kaybederek öldü. Daft Punk ise geri canlandıracak. Teması insan hafızası olan Daft Punk’ın en iyi albümü, yılın albümü dahil 3 dalda Grammy kazandı. İş birliği yaptığı sanatçıların kariyerinde dönüm noktası oldu. Bu şarkıları kesip biçmek ve yeniden kullanmak güzel de eski şarkıların ve diskonun büyüsü nereden geliyor? Daft Punk kendisine bunu sordu ve final boss’u kesip hatıralarımızı geri getirerek müziğe can verdi.