ferrari’nin görüntü yönetmeni anlatıyor: aksiyon kamerasıyla yarış kaydetmek

ferrari’nin görüntü yönetmeni anlatıyor: aksiyon kamerasıyla yarış kaydetmek


neyse ki adam driver


Soyadıyla müsemma Adam Driver’ın yeni filmi Ferrari, yakında bizlerle buluşacak. Yönetmeni Michael Mann olan filmin büyük emekçisi görüntü yönetmeni Erik Messerschmidt, aksiyon sahnelerinde çektiği çileyi anlattı. Film hikayesi bir yana, görüntü yönetmenleri yarış sekanslarını fazla efekte yüklenmeden anlatmayı başarırken başka bir filme ilham olacak hikayeler yaşıyor. 

 

Yönetmen Michael Mann ve ekibinin yeni filmi Ferrari için 1957 Mille Miglia yarışındaki şiddetli araba kazasını filme aldıkları gün büyük bir baskı vardı. Görüntü yönetmeni Erik Messerschmidt, özel efekt ekibinin istenen hıza ulaşabilen, havaya fırlayabilen ve bir hendeğe düşmeden önce takla atabilen sürücüsüz bir araba yapıp donattığını anlatırken, “Sadece tek bir şansımız vardı” diyor. İkinci bir çekim yapmadan, önlem olarak sahneyi tam altı kamerayla filme aldılar.

 

Enzo Ferrari: The Man, the Cars, the Races, the Machine (Enzo Ferrari: Adam, Arabalar, Yarışlar, Makineler) adlı biyografiden uyarlanan film, Adam Driver’ın canlandırdığı Ferrari’nin doğum yeri olan İtalya’nın Modena kentinde ve çevresinde çekildi. Film, Ferrari’nin kişisel yaşamının yanı sıra, sürücü Alfonso de Portago ve 10 seyircinin hayatına mal olan acımasız Mille Miglia kazası da dahil olmak üzere profesyonel yarışların izini sürüyor.

 

Mann’ın bu sahne için yaptığı araştırma sonunda görevleri belliydi: Çeşitli arabalarla, çeşitli ağırlıklarla, arabanın farklı yerlerine ağırlıklar yerleştirerek, arabanın belirli şekillerde takla atmasını sağlamak için haftalarca test yaptılar. Arabanın belirli hendeğe düşmesi gerekiyordu. Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Erik Messerschmidt, sahneyi günün belirli bir saatinde, güneşin alçakta olduğu ve doğru ışığı alabileceği bir zamanda çekmeyi özenle seçti. 

 

“Bekledik, bekledik, bekledik ve sonra çekimi yaptık” diyor. “Michael insanların yerleşimi konusunda çok spesifik olmak istediği için, ekip sette mekanın etrafına mankenler yerleştirdi. Mankenler ağırlıklıydı, bu yüzden arabayla çok özel bir şekilde etkileşime giriyorlardı ve görsel efekt ekibi için mükemmel bir referans oldular. Ayrıca figüranlarla yedek çekimleri de yaptık.”

 

Genel olarak, Ferrari’nin görsel tarzı iki farklı estetik içeriyordu: Ferrari’nin kişisel hikayesi için empresyonist bir görünüm ve yarış için daha agresif bir kamera. Görüntü yönetmeni, “Michael bunun çok içgüdüsel, çok yüksek enerjili olmasını istedi ve seyirciyi sürücülerle birlikte koltuğa oturtmak istedi” diyor. “Ayrıca arabaları son derece hızlı kullanıyorduk. Arabaların, sürücülerin onları kullanmaya alışkın oldukları hızlarda gitmesini istedi. Biz de öyle yaptık.”

 

Ferrari, Sony’nin Venice 2 kamerasıyla; sensörü kamera gövdesinden ayırarak daha küçük alanlara yerleştirilmesini sağlayan Rialto 2 uzatma sisteminin prototipleriyle çekilen ilk filmlerden biri. Messerschmidt:

 

“Bunları arabanın her yerine koyduk,” diyor. “Tamponlara, ön kaputun üzerine, tekerleğin üzerine, yolcu koltuğunda elde taşınır şekilde, arabanın dışında bisküvi teçhizatında elde taşınır şekilde yerleştirdik. Bu özel sistem bizi son derece özgür kıldı ve normalde mümkün olacağını sanmadığım bir şekilde kamerayla oldukça etkileyici olmamızı sağladı.”

 

Bin bir badire atlatıp teknoloji, yaratıcı çekim teknikleri ve dublörler kullanılan Ferrari filmi, ülkemizde 22 Aralık’ta vizyona girecek.