SATILIK KALEM

SATILIK KALEM


Gözyaşı Çetesi - Karar


Satılık kalem yazıyor

satilik_kalem_avatar

Gözyaşı Çetesi – Karar
Tantana Records

5 üzerinden 5 yıldız.

 

Zarfa değil, zarfın içindekilere baktığımız bir köşemizde daha birlikteyiz değerli insan. Biliyorsunuz yıllardır yazı işindeyim. Yıllardır da bu işten para kazanmaktayım. Para dediğim, ancak kira ödeyebiliyor, o da bazen… Şimdi yazı yazıp kira filan ödeme devri çoktan kapandı. Kiralar ateş ediyor… Ekmek zaten sincabın ağzında. Sincap da koca kafaymış, ekmeği aldı kaçırdı. Bir de bunlar gömdükleri yiyeceklerin yerlerini %85 unutuyor, belki biliyorsunuzdur. Bizim ekmek de %85’lik çoğunlukla beraber yitti gitti… %15’e mum olduk.

Satılık Kalem’in bu bölümünde ise yine kesinlikle tarafsız ve tamamen objektif, hatta portakal suyu sıkan dayıların elleri gibi tertemiz bir albüm değerlendirmesiyle sizlerle birlikte olacağız… Hem de ne birliktelik… Sonuçta Satılık Kalem olmak sorumluluk getiriyor. Büyük sorumluluk, büyük birliktelik getirir.

GOZYASI CETESI - karar kapak

Gözyaşı Çetesi ile tanışmam ilk albümlerine uzanıyor. Hoş, ondan önce üniversite yıllarımda grubun bas gitaristi Umut’la çöp evimizde karşılaşmıştık. Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde okuyan ev arkadaşımın arkadaşı olarak katılmıştı anılarıma. Sonra araya biraz zaman girdi… Biraz daha girdi hatta.

Gözyaşı Çetesi’nin taptaze albümü Karar, 44 dakikalık yeni ve heyecan verici bir macera…
Albümü dinlerken kendimi bir kıyıdan ormanın içine girerken buluyorum. Gece ve gündüz bir arada hem yıldızlar, hem güneş parıldıyor. Orman benimle konuşuyor gibi… Seslerin kaynağını takip ediyorum, karşıma yavaş yavaş, beyaz beyaz nehirler içinde parlayan sularda yüzen balıklar çıkıyor. Beni nehirle birlikte sürüklüyorlar, oradan bir ağacın üzerine çıkan bir karınca oluyorum. Gideceğim yer önceden belli, korkmuyorum. Biraz yükseldiğimde bir kuş beni ağzına atıyor. Artık gün batımının serinliği ortaya çıkıyor. Gökyüzü bin kez daha renk değiştiriyor. Uzaktan çeşit çeşit, türlü türlü hayvanların seslerini duyuyorum…

Bir yerlerde bu seslere tanık olan insanlar dans etmeye karar veriyor. Yaşayan her şeyin birlikte seslendirdiği bir tekrar gibi bir girdaba giriyorum. Gökyüzünde sürüler uçuyor, ay ufuktaki büyük bir taşın altından sırıtarak çıkıyor siyah çuha üzeri simli geceyi bir de o parıldatıyor.
Dans ediyorum böceklerle, yengeçlerle, dalgaların üzerlerindeki köpüklerle, yer ve gökyüzü bir oluyor bir kez daha ilk baştaki gibi…

Şimdi böyle şiirsel şeyler yazınca insan müziği anlatmış gibi olmuyor aslında. Daha çok bende yarattığı duygular ve hisler bunlar. Biraz da işin sıkıntılı ya da teknik kısımlarından bahsedeyim sizlere…

Albüm 4 günde, Kadıköy Pür Stüdyosu’nda kaydedildi. Albümdeki parçaların bazıları stüdyoya girildiği zaman yoktu bile. O esnada müziğin akışıyla oluştular. Güzel de oluştular… Tabii ki ben de Satılık Kalem olarak stüdyodaydım. Kayıt amiri Ozan Öner’in liderliğinde grup güzel bir sinerji yakalamıştı. (Ozan zaten Gözyaşı Çetesi’yle daha önceleri çalıyordu. Kendisi aşırı kibar bir insandır, bunun yanı sıra avokado ve zeytinyağıyla beslenmesi kayıtlara ayrı bir kalite katıyor bence) Zaten bir önceki yazıdan da belki hatırlarsınız, stüdyoda kayıtlarda bir de Burak Gürpınar vardı… Kayıtlar kardeş kardeşe yapıldı. Ortamda limitsiz arkadaşlık ve keyif vardı.

Ozan normalde masa başındadır ama bu sefer davulun başında çıkmış.

DCIM100GOPROGOPR1027.

Albüm, aslında bir nevi müzikle hipnoz yapıyor. Bu arada grubun ilk albümü ‘Garip Davam’a bazı noktalardan çok benzese de bir yandan da bambaşka elektronik bir havası var. Karar’daki dans müziği duygusunun akustik aletlerle ortaya çıkarttığı çok ilginç bir kapsayıcılık var.

Gelin ilk albümlerinden (Garip Davam) ‘Sana Anlatmam Gerek’e bir bakalım.

İki yıl içinde tabii insanlar da, müzik de değişiyor. Karar’a geldiğimizde albümün stüdyoda yoktan çıkan ilk parçası ‘Bir’ ise şu şekilde:

Garip Davam’da aslında genele yayılmış bir sadelik var. Yalnız sadelik dediğim şey bir yandan da çok katmanlı kullanılınca, dinledikçe başka şeyleri, sesleri de duyabileceğiniz bir eser oluşuyor. Grubun davullarında Sinan Tınar var. Sinan gençliğinde Dream Theater seven bir davulcu olarak, bu albümde neredeyse çalmadan harikalar yarattı bence. Davulcuların en büyük derdi olan çok çalma durumu Sinan’da tamamen törpülenmiş ve olgunlaşmış. Tekrarın ve sadeliğin müziğe getirdiği etki ise bambaşka oluyor bence. Bu noktada, uzun tekrarlardan sonra müziğe yeni katılan bir zil bile çok şey değiştiriyor.

Grupta en sevdiğim gitaristlerden ve arkadaşlarımdan biri olan Faruk Kavi de var. Faruk’la müziğe neredeyse aynı yıllarda başladık. Ben St. Joseph’te, Faruk ise Kadıköy Anadolu’daydı o yıllarda. O yıllarda bile Faruk’un ileride farklı bir gitarist olacağı belliydi. Karar’da Faruk’un gitarları öyle güzel, mırıl mırıl akıyor ki, albümü dinlerken gitar tonlarına kopup gitmemek imkansız. Atmosferik bir hayal dünyası her yere işliyor.

DCIM100GOPROGOPR1041.

Pınar’ın yumuşacık ama yürek dağlayan vokali ise sizi istediğiniz yerlere de istemediğiniz dertlere de kısa süre içinde alıp taşıyor.

Müzik yapmak aslında ne kolay. Doğru insanlarla, doğru yerde, doğru zamanda.
Karar, minimal bir albüm ama çalmayarak da çok şey anlatıyor…

İlişkiler, ayrılmak, tekrar birlikte olmak, kabullenmek ve hayat üzerine. Özel ama genel hikayelerden oluşuyor…

Albümün kayıt süreci bittiğinde de oradaydım. Kayıt süreci, kaydeden müzisyenleri de şaşırttı. Aslında doğru koşullar sağlandığında müzik yapmak ne kadar da doğal, onu fark etti herkes. Herkes kendisini rahat bıraksın, herkes içindekini ortaya çıkarsın istiyor insan böyle işlerle karşı karşıya gelince.

DCIM100GOPROGOPR1045.

Albüm 100 adet sınırlı sayıda beyaz ve 400 adet siyah plağa basıldı. Onunla ilgili de şöyle ilginç bir durum var. Denk gelirseniz, şanslısınız demektir.

Sizleri albümden favori parçam Yan Yana ile baş başa bırakıyorum. Bu parça da stüdyoda oluştu. Çok da güzel oluştu.

Son söz: Karar, tekniğe ve duygulara hakim bir çalışma… Dinlerseniz size faydası var.

ekip foto copy

Albümün künyesi şu şekilde:

Pınar Balcı – söz, beste, vokal, klavye
Umut Arabacı – bas, bando davulu, perküsyon
Sinan Tınar – davul, perküsyon
Faruk Kavi – gitar
Barış Çakmakçı – klavye, akustik gitar
Anıl Dağ – perküsyon

Konuk müzisyenler
Ali İncekara – perküsyon
Barış Demirel – trompet
Volkan İncüvez – çağlama

Ozan Öner – kayıt, mix
Burak Gürpınar – kayıt

Yazı bitmişken albümde trompet çalan Barış Demirel’in taze albümü Fail-Play’den de bir parçayı sizlere ikram ediyorum. Herkese müzikli mutluluklar.

album bitisi_l

Not: Nefis yazar avatarım için harika arkadaşım, yerli ve milli mükemmel çizer Cem Dinlenmiş’e sevgilerimi yolluyorum.

 

@kaansezyum