güreşten ana akıma: john cena’nın kariyeri

güreşten ana akıma: john cena’nın kariyeri


anlamsız mekanlarda rko deneyenler burada mı?


Spor mesleği tamamen insan bedeninin sınırları ve zirvesiyle alakalı olduğu için nankör bir meslektir. İnsan bedeni, özellikle dövüş içeren ağır sporlarda 40’tan sonrasını kaldıramaz. 40 yaş, normal bir insanın belki de mesleki hayattaki zirvesi iken sporcuların emeklilik yaşına yakındır. Aslında veteran bir sporcu gençliğinde kazandığını pavyona harcamadıysa ömrünün kalanını biz faniler çalışırken yatırımlarından karşılar. Fakat bazı idealist insanlar uzun yıllar boyu ikon ve figür olduklarından bunu kaybetmek istemezler. Futbol ve basketbolcular gibi yorumcu olabilirler. Ya da gerçek sayılı ekran aşıkları gibi kariyerlerini daha zor bir challange’a sokmak isterler: Oyuncu olmak. Dave Bautista ve John Cena, çocukluğumuzda ringde hayran olduğumuz, sonrasında beyaz perdede tekrar hayran olduğumuz isimlere dönüştü. Özellikle John Cena ilham veren hikayesiyle kariyer rotası takip edilmeye değecek bir figür.

WWE adındaki popüler Amerikan güreşinde John Cena ikonik bir figür. Z kuşağı çocukluğunda Cena’nın repliği “you can’t see me” diyerek gezdi. 21 yaşında güreşle tanışıp 23‘ünde WWE’ye girdi. Karizması, atletik hüneri ve eşsiz kişiliği onu WWE evreninin zirvesine çıkararak globalde kendine özgü hayran kitlesi topladı. 16 kez dünya şampiyonu olmak da dahil olmak üzere çok sayıda ödül aldı. Cena’nın WWE Evreni ile ilişkisi, derin bir saygı ve dayanıklılık bağı ile karakterize edilir. Bütün bunlara rağmen ringde yüzeysel bir kişilikti. Kas yığınından ibaret olduğunun farkındaydı.

Geçtiğimiz Nisan ayında bağını koparmak istemediği güreşe 46 yaşında dahil olmak istedi. En popüler güreş etkinliklerinden biri olan Wrestlemania’nın 39.’suna katılan John Cena, yaşlılığına yenik düşerek 25 yaşındaki güreşçi Austin Theory tarafından pataklandı. Cars 3 filminde, Şimşek’in Jackson Storm’un tozunu yutarak yaptığı dramatik kaza gibi bir sahneydi. Efsanevi John Cena, kariyerini oyunculukla devam ettirerek ne kadar doğru bir karar verdiğini anladı.

John Cena ana akım beyaz perdede ilk olarak Vin Diesel‘in Dom Toretto‘sunun uzun süredir kayıp olan kardeşi Jacob rolüyle “Hızlı ve Öfkeli” serisindeki rolünde yer aldı. Gençliğinde aptal, beyaz erkek rolüyle adını duymadığımız B filmlerinde rol almıştı. Bu filmler WWE şirketinin yapımcılığını üstlendiği filmlerdi. Sözleşmeli güreşçilerinin ekmeğini biraz da sinemada yiyorlardı. Tuhaf aksiyonlara giren kaslı erkek rolü ile güreş ringi arasında mekik dokuduğu gençliğine oranla Hızlı ve Öfkeli serisinde hatırı sayılır ekran süresi bulmak, yeni yolculuğunda ideal bir geçiş adımı oldu. Hızlı ve Öfkeli’deki performansından dolayı bu sene çıkan Hızlı ve Öfkeli X filminde de rol aldı. Bu iki film arasında James Gunn’ın ilk DCEU filmi olan The Suicide Squad’da kilit bir rolü üstlendi. Peacemaker adındaki Amerikan milliyetçisi parodisi olan bu karakter daha sonra filmden çıkan tek spin-off olarak kendi dizisine kavuştu. Peacemaker, HBO Max kalitesiyle yayınlandı ve dizi John Cena özelinde büyük övgü aldı. Peacemaker gibi klişe bir karakterin derinleşmesi oldukça iyi kotarılmıştı. Ana akım sinema ve dizi dünyasında nadir görülen farklı bir diziydi. Yazmak, yönetmek ve oynamak için zeka gerektiriyordu yani.

Aslında Cena, güreşten oyunculuğa geçiş yaptığında zaten WWE’deki en büyük isimlerden biriydi. Peki neden oyunculuk yapmak istedi?

Cena, kariyerinin başlarını limuzin kullanmaktan ve arabasında uyumaktan ibaret olarak tanımlıyor. 2015 yılında John Cena’nın, Amy Schumer liderliğindeki komedi filmi “Trainwreck”’te rol almaya karar verdiğinden beri aklında aktörlük var. Doğaçlama becerileri sayesinde Cena, güreşçiden aktöre dönüşen pek çok kişinin sahip olmadığı şeye sahip. Kendinde komedinin ışıltısını gören aktör, Barbie’de toksik maskülenitesini yıkıp pembe peruğuyla boy gösterdi. Cena, oynadığı filmlerle herkesin kendi tutkusunun peşinden gidebileceğini gösteriyor.