bir youtuber korku filmi incelemesi: talk to me

bir youtuber korku filmi incelemesi: talk to me


ülkemizde 1 eylül'de vizyona girecek


RackRacka adındaki Avusturyalı Youtuber çocukların filmi “Talk to Me”, ortamlara yılın en iyi korku filmi övgüleriyle düştü. Yıl bitmeden bu başlıkla reklamı yapılan filmin kötü olduğunu ve bekleneni vermediğini düşünürsünüz. Üstelik yılın daha bitmesine çok varken. Fakat biz bu senenin korku filmlerinden ne beklediğimize karar vermesek de şimdiden bu tanıma katılıyoruz. Talk to Me’nin, tıpkı “It Follows”, “Us”, “Get Out” gibi modern korku klasikleri arasına gireceğini düşünüyoruz.

İlk olarak Sundance Film Festivali’nde gösterilen film, izleyiciler tarafından çok beğenilince yayın haklarını meşhur A24 satın aldı. Yani film esas olarak bir A24 yapımı değil. Övmemiz gereken ekip, yaklaşık 6 Milyon Youtube abonesine sahip RackaRacka ekibinden ve bazı oyunculardan başkası değil. Yönetmen Danny Philippou ve Michael Philippou kardeşler yıllardır Youtube’da pratik efektlerle eğlendiği videolar çekiyor. Mesela 8 sene önce Mortal Kombat Fatality, gore sahnelerini birebir taklit etmeye çalıştıkları 3 dakikalık amatör bir videoyu örnek verebiliriz. Ekibin yıllardır kanla oynamaya alışkın olması filmin bakmamak için refleks olarak gözümüzü kapadığımız sahnelerinden belli oluyor. Fakat film, gerçekçi yaralanmaların olduğu gore’luktan ibaret değil. Filmde her duygu var. 

Korku ve gerilim filmlerinde film başında anlamsızca mutlu olan karakterleri bilirsiniz. Yönetmen daha sonrasında başına çeşitli musibetler geleceğini bildiğiniz bu kişileri sempatik göstermeye çalışır. Çalışır ki siz karakterlere ısının ve empatiyle kötü hissedin. Modunuz aniden düşsün. Talk to Me, rollercoaster gibi seyirciyi en korkunç sahnesinden sonra bile güldürmeyi başarıyor. Bu sayede sinirlerimiz bolca bozuluyor. Fakat her duyguyu tatmış oluyoruz. Filmin sonrasını merak ettiren senaryosu doğru bir matematik kuruyor. 

Bu matematik filmin konusuna da sirayet etmiş durumda. Film en temelinde ruh çağırmayı keşfeden gençleri anlatıyor. Karakterler gibi kolpadan ruh çağırma adeti bizde de olduğu için kolayca bağ kuruyoruz. Üstelik ruh çağırmanın kuralları var. Kendini ciddiye alan, kendi içinde kuralları olan ve o kuralları filmin senaryosu gereğince eğip bükmeyen yapısı korku filmi de olsa üzerine düşünülmüş bir uzun metraj izlediğimizi hissettiriyor. Bu kuralları ana karakterlerinin bilinçli olarak koyması, filmi diğer ruh filmlerinden ayırıyor. Ruhun musallatını yönetebilen gençler onunla eğlenebiliyor. Siz de koltuğunuza çivilenip bu deli saçması durumda tren ne zaman raydan çıkacak diye merakla izliyorsunuz.

Senaryosu şöyle, konusu böyle olan filmi her şeyi kenara bırakıp aksiyon filmi olarak nitelendirsek hataya düşmeyiz. Jumpscare’i de dozunda kullanan film yerimizden zıpladığımız zaman kandırılmış ve basit hissettirmiyor. Filmin ana karakteri olarak tahmin ettiğimiz kişiye tamamen güvenemiyoruz. Ana karaktere güvenmemek, güven ve korkunun zıt duygular olmasından dolayı yeni ve bir korku filmine göre mantıklı bir paradigma. Film, sosyal medyanın etkisini anlatmayı da ihmal etmiyor. İnternet devri sonrası çekilen filmlerde sosyal medyanın kullanılmaması açıkçası sahte hissettiriyordu. Yaşadığımız bu yeni normal gerçekçiliği hedefliyorsa, çekilen her yeni filme sosyal medyanın etkisini de dahil etmeli.

Daha ilk haftasında 10 milyon dolar hasılat yaparak bütçesine göre çok iyi bir kar etti. RackaRacka ekibi, ilk filmlerini nasıl çektiklerini anlatan bir vlog yayınladı.