kötü film sevdası: istek değil ihtiyaç

kötü film sevdası: istek değil ihtiyaç


bu batağa düşüyoruz


Bugünlerde vizyona baktığımızda her kesime hitap eden filmlerle karşılaşıyoruz. Film endüstrisi her şeye rağmen gelişmeye ve insanların ilgisini çekecek yeni materyaller üretmeye devam ediyor. Fakat her dönem, Rotten Tomatoes gibi inceleme sitelerinde vizyona göz atınca birkaç çürük yumurtaya rastlıyoruz. Mesela şu an vizyonda olan Meg 2: The Trench. Meg, megalodon dediğimiz dev bir köpek balığına karşı savaşan Jason Statham’ı konu ediniyor. Sürekli gelişen film endüstrisinde kötü filmlerin bir noktada elenmesi gerekirdi. Eskilerden kalma bir alışkanlıkla “B Tipi” dediğimiz bu yüzeysel filmlerin her vizyon kataloğunda kendine rahatça yer edinmesinin birden çok sebebi var. İtiraf vakti: Kötü film izlemeyi seviyoruz…

İster guilty pleasure deyin ister yanlış anlaşılmış başyapıtlar, hepimizin genel kanının aksine sevdiği, o tepede can verdiği bir film vardır. Ortamlarda rahat rahat “Delibal” övemezsiniz mesela. Yine de geceleri izleyip ağlarsınız, biz sizi biliyoruz, aramızda. Bu filmlere yaygın olarak “kötü” damgası vurulur, gişede çakılır, kötü eleştiriler alır, belki vizyona bile girmez. Filmden keyif almak filmin kalitesi, standartlara ne kadar uygun olduğu veya senaryo katmanlarıyla alakadar olduğu kadar eğlenceli olmasıyla da ilişkilendirilebilir. Bu noktada kötü filmleri tekrar tekrar döndüğümüz iyi hissettiren iyi-kötü filmler ve direkt kötü filmler olarak ikiye ayırmamız gerekir. Letterboxd‘da üç yıldızın altında puan almaya veya Rotten Tomatoes‘da salça olmaya devam edebilirler, umurumuzda değil.

Keyif veren saçmalıklar

Filmin dünyası ne kadar absürt olursa olsun, hikaye anlatımı genellikle bazı genel kuralları takip eder. Karakter gelişimi vardır. Kurgulanan hikayenin tutarsızlıklarla dağıtılmamasına özen gösterilir. Fakat tutarsızlık subjektif bir şeydir. Bazen de en ihtiyacımız olan film unsurudur. Karakter gelişimi olsun ya da olmasın yolculuğa odaklanmak isteriz. Bazen beynimizi boşaltmak, sözleri değil de şarkının müziğine ritim tutmak ihtiyaç haline gelir. Bunun gibi durumlarda dev köpek balığına atlayıp onu boğmaya çalışan ciddi adamlar ilacımızdır, kim bilir?

Fazla ciddi jönler

Oyuncu performansı, karakterin kendini içinde bulduğu gülünç senaryoya rağmen son derece içtenlikle gerçekleştirildiğinde eşsiz bir keyif alıyoruz, yalan yok. Aksiyonla özdeşleşmiş oyuncuların senaryonun tuhaflığına rağmen filmi sırtlama çabası görülmeye değer cinsten bi sinema alameti. The Rock, Jason Statham, Keanu Reeves… Posterde kapladıkları alan büyük ve kendilerine ayrılan bütçeleri hak etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de zaten neredeyse onlar için gidiyoruz. Kazan, kazan diyelim.

Kitsch festivali

B tipi filmlerden aldığımız lezzeti tam açıklayamadığımız durumlardan biri. Mesela Zack Snyder yapımı Sucker Punch, aksiyon sahneleri ve kıyafetleri ile açık bir şekilde “stilize” olduğu için bu kadar iyi çalışıyor. Sıkıcı gri, gerçekçi tonlardan uzak abartı şatafat da sevdaya dahil. 

Öngörülebilir konfor

Öngörülebilirlik, derin anlam eksikliği ya da bazı durumlarda mesaj iletmekte başarısız olmaları bu tarz filmlerin eleştirmen sopası yeme sebeplerinden bazılarıdır. Ancak bazen tam da ihtiyacınız olan şeydir. Konfor filmi dediğimiz tabir bu durumu anlatıyor. Kötü bir gün geçirdik, filmden de ne beklememiz gerektiğini biliyoruz. Saf dopamini göz ve kulaklarımızdan alma vakti. Bazen de filmin ne kadar kötü üretildiğinin farkında olmak, onun bize keyif vermesini engellemiyor. 

Kendini ciddiye almama samimiyeti

Kötü filmler kendilerini nadiren ciddiye alırlar, işte tam da bu yüzden onları seviyoruz. Bazen sinematik bir başyapıta ya da insan deneyimine dair derin bir keşfe ihtiyacınız yoktur, sadece eğlenmeniz yeterlidir. Kendini ciddiye almamak yönetmen ve izleyici arasındaki bir anlaşmadır. Nihayetinde hiçbir sinemacı, filmi guilty pleasure ilan edilsin diye yapmaz, ortaya çıkan işi kitsch mücevherine çeviren onu defalarca izleyen seyircilerin filme verdiği önemdir. 

Eleştirmenlerin ve izleyicilerin verdiği puan arasındaki yersiz uçurumun sebebi aşağı yukarı bu gibi etmenler. Dev köpek balığına atlayıp onu ciddi suratıyla boğan adamların filmlerini de izleyeceğiz. Sinema kültürüne destek atan her yapımın arkasındayız. Sonuçta filmden alınan zevk meşru ise, belki de bunlar “guilty” filmler değildir ve yargılamadan keyif almamıza izin vermeliyiz.