yedinci sanat, “hafif sıklet, ağır sıklete karşı” arketipini nasıl işliyor?

yedinci sanat, “hafif sıklet, ağır sıklete karşı” arketipini nasıl işliyor?


gaza getiriyor yalan yok


Dün akşam saatlerinde viral olan bir dövüş videosu sonrasında sıklet, ağırlık farkının dövüş esnasında esas belirleyici faktör olmadığı; dövüşün ağırlıkla birlikte teknik, patlayıcı güç, hacim, tecrübe gibi unsurlara bağlı olarak şekillendiği konuşulur oldu. Bu zaten bilinen bir teoriydi fakat pratikte denenmesi ve sonucun tüm çıplaklığı ile, amatör bir kamerayla farklı açılardan milyonlarca izlenmesi kanıyı netleştirdi. Sıklet farkı herhangi bir hikaye yazılırken ana karakterin karşısına çıkan ilk sorunlardan biri haline gelmiştir. Güçsüz bir protogonistin karşısına özellikle hacim olarak büyük bir antagonist çıkarmak ana karakterin gelişimi ve motivasyonunun sağlanması için klasik bir statiktir.

Hafif sıklet ağır sıklete karşı gibi bir film kavramı olmasa da manga ve anime dünyasında tabii ki var. “Shōnen manga” denen tür neredeyse bunun üzerine inşa ediliyor. Shōnen mangadaki önemli bir anlatı aracı, kahraman ve rakibi arasındaki rekabettir, bir dövüş veya bir arayış genellikle merkezi bir unsur olarak ortaya çıkar; Dragon Ball, bu arketipik hikayenin en popüler ve ticari olarak başarılı örnekleri arasındadır. Tipik olarak, bir shōnen kahramanı dışarıdan biridir veya diğerlerine kıyasla bir şekilde dezavantajlıdır; ancak eğitim, azim ve irade yoluyla sonunda her şeye rağmen başarılı olur. Olay örgüsü tipik olarak kahramanın yolculuğunun temel yapısını takip eder, hikayenin çoğu kahramanın eğitimine, bir kahramana dönüşmesine ve kahraman statüsünü doğuştan veya atama yoluyla değil, çaba ve azimle kazanan karakterlere odaklanır.

Hollywood, geç de olsa bu olay örgüsünü keşfetmiş ve özellikle dövüş filmlerine yedirmiştir. En eski örneklerinden Rocky filminde, ana karakterimiz hayatı merdivenaltı ringlerde dövüşmüş, yeterince iyi olmayan ve serserilikten kurtulmak isteyen biridir. Karşısına koyduğu rakibi ise dünyanın en iyisi olur. Mesela Rocky 4’teki ikonik sarışın Ivan Drago. Oscar ödüllü bir başka dövüş filmi Million Dollar Baby’de Clint Eastwood, genç ve çelimsiz bir kadın boksörü eğitmektedir.

Güçsüze karşı güç teması sadece kendisini dövüş filmlerinde göstermez. The Silence of the Lambs filminde genç FBI ajanı Clarice Starling, zekası ve manipülasyon yetenekleriyle ünlü seri katil Hannibal Lecter’ı alt etmek zorundadır. Cape Fear filminde de suçlu bir psikopatın serbest bırakılmasının ardından, avukat Sam Bowden’ın ailesini tehdit etmesini anlatır. Avukat, ailesini korumak için fiziksel ve duygusal olarak zayıf bir konumda bulunur.

Gerilimin katmanlarını artırabilmek için mekan sayısı azaltılarak baş karakterimiz güçlü düşmana karşı kaçınılmaz alana itilir. Kaçınılmazlık dinamiği seyirciyi ne kadar çaresiz hissettirirse, film sonundaki rahatlamak o kadar büyük olmaktadır. David Fincher’ın Panic Room’unda Jodie Foster’ın canlandırdığı bir anne ve kızının, evlerine giren hırsızlardan korunmak için evlerinin güvenli odasına sığınmalarını konu alır. Hırsızlar, kadının ve kızının karşılarına çıkan zorluğa rağmen, güçlü ve tehlikeli bir tehdit oluştururlar. Aksiyon klasiği Die Hard’da John McClane isimli polis memurunun, teröristlerin işgal ettiği bir gökdeleni yalınayak ve silahsız, tek başına kurtarmaya çalışmasını anlatır. McClane, fiziksel olarak sınırlı kaynaklara sahip olsa da, karşısındaki terörist lider olan Hans Gruber ile zekice bir mücadele başlatır. Tek mekan çatışmalarının en ikonik örneklerinden Home Alone ise benzer mücadeleyi bir çocuğun vermesini anlatmaktadır.

Zayıfın güçlüye karşı mücadelesi her zaman insana karşı olmak zorunda da değildir. Di Caprio artık Oscar alsın diye özel olarak dizayn edilen ve bu olayın altında ezildiğini düşündüğümüz The Revenant’ta da baş karakterimiz ormanda ayıya karşı hayatta kalmak zorunda kalır. Olayı biraz abartırsak geçtiğimiz senelerde anlatıdaki derinliğe tepki olarak çıktığını düşündüğümüz Godzilla vs Kong filminde de adıyla müsemma Godzilla, Kong’a karşıdır. Sadece 102 metrelik boyuyla mutasyona uğramış bir maymun, elektrik saçabilen kıyamet alameti 130 metrelik Godzilla’yı karşısına alıp yer misin yemez misin hesaplaşmasına çağırır.

Fakat bütün bu filmlerin ortak anlatısının etkisi, gerçek hayattaki bir amatör dövüş videosunun önüne geçemez görüldüğü üzere. Dövüş kurslarının kapısında sıra oluşturan, UFC adlı dev organizasyonların varoluş sebebi, geçmişinde dövüş eğitimi almış çelimsiz çocukların sokakta özgüvenle yürümesinin altında yatan yegane sebep de budur. Teknik, uygun şartlar oluşursa hacimden büyüktür.