HER ŞEYE RAĞMEN 2016

HER ŞEYE RAĞMEN 2016


Belki bir umut...


2016’nın ne kadar kötü bir yıl olduğuyla ilgili dört bir yandan gelen haklı serzenişlerle karşılaştığımız bu günlerde umutsuzluğa kapılmamak elde değil. Ülke, Orta Doğu coğrafyası ve dünyanın geri kalanındaki dehşet uyandıran siyasi gelişmeler; yanı başımızda hayatını kaybeden, muhalif kimliği nedeniyle tutuklanan güzel insanlar; dünyanın bambaşka bir yerinde yaşasa da yarattıklarıyla hayatımıza dokunmuş ama 2016’nın lanetinden kurtulamamış sanatçılar… Kolektif travmalarımızı atlatmaya fırsat dahi bulamadan ardına yeni bir kolektif travma biriktirirken haliyle karamsarlığa sürükleniyoruz. Uğruna umutlanacak bir şey bulmakta zorlansak da 2017’ye girmemizle birlikte her şeyin çözüleceğine inanıyormuş gibi davranıyoruz.

Carrie Fisher’ın ölüm haberini öğrendiğimiz bugünü, onunla özdeşleşen karakteri bize sunan filme de referansla “Yeni Bir Umut” arayışının başlangıcı olarak kabul ettik ve 2016’nın her şeye rağmen ilerisi için umutlandıran bazı gelişmelerini ya da basitçe anlık bir tebessüm yaratan olaylarını derlemeye çalıştık.

Bu yazının ne olanı biteni unutturma kaygısı taşıdığını, ne de “Aslında 2016 çok iyiydi” demek gibi bir iddiası olduğunu baştan belirtelim. Amacımız acılarımızı unutmadan ya da hesap sorulması gerekenlerin ve muhataplarının takibini bırakmadan hayatlarımıza biraz tebessüm, biraz renk, biraz umut katmak için bir denemede bulunmak… Bu her şeyi çözmeyecek, hatta açık konuşalım hiçbir şeyi çözmeyecek; ama belki ortada uğruna çözüm için çabalamaya değer bir şeylerin kaldığını hatırlamamıza aracı olur.

Müzik

2016 nereden baksanız Radiohead’in son albümü A Moon Shaped Pool’un çıktığı yıl. Yola bununla başlayabiliriz. Buna Nick Cave’den Leonard Cohen’e, Chance the Rapper’dan BadBadNotGood’a kadar birçok ekleme yapılabilir ve bunların hepsi son derece makul olur. Nitekim 50 şarkılık yıl sonu listemizde biz de bundan geri durmadık. Yazının devamını okurken bu yılın güzel albümlerinden dilediğiniz bir(kaç) tanesini dinlemenizin iyi gideceği önerisini getirelim ve ülkenin müzikle ilgili diğer kayda değer gelişmelerine bakalım.

Her ne kadar Ot Dergisi’nin Avrupa şubesi diyebileceğimiz bir ekip tarafından etrafında yaratılan hype meseleyi bağlamından kopardığı için bizim açımızdan rahatsızlık verici bir kısmı da olsa Selda Bağcan Primavera’da sahne aldığı ve bu durum, -Elijah Wood’un ona hayran hayran baktığı fotoğrafla birlikte- onun Türkiye’de de artan bir karşılık bulmasına vesile olduğu için memnunuz.

Atatürk Havalimanı’ndaki patlama ve ondan yaklaşık 15 gün sonra gerçekleşen darbe girişimi, ülkenin her türlü sanatsal etkinliğini darmaduman etmişti. Joan Baez’in dahi “Ben bile yokum, öyle düşünün” dediği bir ahval ve şerait içerisinde İstanbul programını ertelemeyen, üstelik güzel bir videoyla seyircisine bir mesaj gönderen Joss Stone, 23 Temmuz’da şahane bir performansa imza atmış ve bizlere umut veren bir isim olmuştu. Zeytinli Rock Festivali de “Ertelendi”, “İptal oldu”, “Daha da hiç olmayacak” gibi söylentilerin arasından sıyrılıp 100.000’den fazla seyirciyle rekor kırarak ülkenin kültür-sanat çölü içinde festival kültürünü bir şekilde devam ettirmeye çalışan bir vaha olarak dikkat çekti.

Athena’nın Ekim ayının başında yayınladığı Ses Etme videosu, grubun televizyon programı tercihleri üzerinden tartışmaları beraberinde getirse de içinde barındırdığı drag queen karakterle LGBTİ bireylerin hakları, karşı karşıya kaldıkları şiddet ve nefret cinayetlerine dair cesur ve çarpıcı bir çalışmaydı. Son dönemde ise Gaye Su Akyol’un Hologram İmparatorluğu albümü The Guardian ve Pitchfork gibi yayınlarda kendine övgülerden övgü beğenirken Fazıl Say’ın bestelediği, Genco Erkal’ın anlatıcı, Serenad Bağcan ve Güvenç Dağüstün’ün ise solist olarak yer aldığı Nâzım Oratoryosu 25 Aralık’ta “Teslim olmamakta bütün mesele” diyerek VW Arena’da seyirci rekoru kırdı.

Sinema-TV

Captain America: Civil War gibi oldukça iyi, Deadpool gibi şahane iki çizgiroman uyarlamasıyla, bir de Brie Larson’ın Captain Marvel’ı oynayacağı haberiyle başlayan 2016, Toni Erdmann ve Elle gibi ileride başyapıt statüsüne erişmesi muhtemel iki filmle devam ederken bizlere son olarak ilk Star Wars spin-off filmi Rogue One ve bu yıla ilaç gibi gelen La La Land’i sundu. Yılın bir diğer Star Wars hoşluğu ise Mark Hamill ve Daisy Ridley’nin Yoda ve Luke Skywalker’ı andıran fotoğrafıydı.

Leonardo DiCaprio’nun sonunda Oscar alarak kendisinden çok interneti rahatlattığı yıl, bize televizyon dünyasından da birçok yapım ve unutulmaz karakter sundu. Stranger Things ve Westworld dünyanın iki yeni fenomeni olup Game of Thrones’a adını veren kavgadaki iddialarını ortaya koyarken bu dizilerden ilki çocuk kastı ve 80’lere saygı duruşları, ikincisi ise anlatısının dört bir yanına saçtığı sürprizler ve Anthony Hopkins’in büyüklüğüyle ön plana çıktı. Jon Snow’un ölümden döndüğü ve “King of the North”luğunu tescillettiği (ve Game of Thrones’un, 6. sezon finalinde kendinden hiç beklenmeyecek şekilde bir dizi içimizin yağlarını eriten olay verdiği), Black Mirror’ın bizleri San Junipero dünyasına soktuğu 2016’nın dizilerinden diğer güzellikler ise Fish Out of Water adlı bölüm başta olmak üzere BoJack Horseman’ın 3. sezonu, The Night Of, Louis C.K.’in sürprizi Horace and Pete ve web series olarak yakaladığı ritmi HBO’da tam gaz devam ettiren High Maintenance’tı.

Ülke sinemasına gelecek olursak 2016’da sansür, kalite ve erişim olarak kabaca özetlenebilecek meseleler üzerinden dönen tartışmalar devam ederken İftarlık Gazoz ve Babamın Kanatları gibi iki iyi politik filmin yanı sıra Bad Cat adıyla uluslararası çapta da başarı yakalayan ve animasyonu gerçekten iyi kotarılmış Kötü Kedi Şerafettin’i izleme şansı bulduk. Ayrıca Reha Erdem’in yeni filmi Koca Dünya da Venedik’ten ödülle döndü.

Geçtiğimiz yıl Arzu Film’in yaptığı gibi Erler Film’in de arşivini YouTube’a yükleyeceği haberi, o filmleri televizyonda kim bilir kaç kere izlemiş olsak da hepimizi çok heyecanlandırdı. Bunun yanı sıra Kapalı Gişe: Türkiye’de Tekelleşen Film Dağıtımı ve Özgürleşen Seyirci: Emek Sineması Mücadelesi belgeselleri sinemanın merkezinde yer alan (ya da alması gereken) meselelere parmak basarken gösterimlerin yapıldığı yerlerdeki tartışmalar, ataletten kurtulma umudunu perçinledi.

Edebiyat

Hasan Ali Toptaş’ın Kuşlar Yasına Gider, Gürsel Korat’ın Unutkan Ayna ve Barış Bıçakçı’nın Seyrek Yağmur adlı son romanlarını yayınladığı 2016 yılının ülke edebiyatı açısından bir diğer önemli ve heyecan verici gelişmesi, James Joyce’un Finnegans Wake’inin Finneganın Vahı ve Finnegan Uyanması adlı iki farklı Türkçe çeviriyle basılmasıydı.

Siyaset

IŞİD’den geri alınan Palmira antik kentinde Rus şef Valery Gergiev şefliğinde verilen klasik müzik konseri Orta Doğu’ya dair umutları yeşertirken Dakota Access Pipeline adlı boru hattına karşı organize edilen no-DAPL hareketi ve Güney Kore’deki Choi skandalının ardından 2,5 milyon insanın katılımıyla gerçekleştirilen protesto, direniş pratiklerini hatırlattı.

Spor

2016, Leicester City ve Chicago Cubs gibi dünyanın bambaşka yerlerinden iki farklı sporun takımı üzerinden bizlere peri masallarının gerçeğe dönüşebileceğini hatırlatırken EURO 2016’da benzer bir hikayeyi yarım bırakan İzlanda, seyircisiyle birlikte yaptığı Viking Clap adı verilen tezahüratla herkesin sempatisini topladı. İzlandalı futbolculardan birinin Twitter tarafından Yanaksson olarak adlandırılan çocuğu ve uğruna bestelenen şarkıyla bir fenomene dönüşen Kuzey İrlandalı Will Grigg, EURO 2016’dan gülümseyerek hatırlanacak diğer anılardı. LeBron James’in bloğu, Juan Martin Del Potro’nun dönüşü, Simon Biles’ın zarafeti, Usain Bolt ve Michael Phelps’in son olimpiyatlarındaki performansları farklı sporların tutkunlarına heyecan verirken Rio Olimpiyatları’na katılan mülteci takımı bir diğer güzellikti.

2016’nın görece iyi yanlarını bir çırpıda aklımıza geldiği kadarıyla listelemeye çalıştık. Yazının başında belirttiğimiz gibi niyetimiz dünyada uğruna umutlanacak ve mücadele edilecek bir şeylerin her zaman bulunabileceğini, bunun için yaşanan kötülükleri unutmanın gerekmediğini, bir nebze mutluluğun ve güzelliğin hepimize iyi geleceğini, her şeyden önemlisi de bu leşliğe mahkum olmadığımızı hatırlatmaktı, umarız başarılı olmuşuzdur.