THE WACK ALBUM

THE WACK ALBUM


The Lonely Island


The Lonely Island’ı biz indie veya elektronik veya rock dinleyenler komik video’ları ile tanımıştık. Hatta biraz coşup bir müzik grubu olduklarına ihtimal bile vermemiştik. “Üç komik Amerikalı kendileri çalıp kendileri oynuyor” deyip geçmişliğimiz bile vardır. Fakat The Lonely Island, bizi ve hatta herkesi yanılttı mı? Yanıltmak ne kelime, resmen kaba et etti.

Bazı kaliteli patates filmler vardır, Judd Apatow ve dadaşlarının yaptıkları gibi… Bunlar mesela, “olmasa da olur” kategorisinden de öte, varlıklarıyla bizi iyi hissettiren filmlerdir. Arada belki sekizinci kez yine aynı filmi açar, ezberlediğimiz esprilerine, repliklerine yine güler, yine hayata dair birkaç komik tespitle kafamızı açar ve yatağımıza mutlu gireriz. The Lonely Island denen çakal herifler de yaptıkları müzik ve müziklerine eşlik eden videolar ve promosyon hareketleriyle tam olarak bunu başarıyor. Adamların videolarını izliyor, SNL enstantanelerine gülüyor, artwork’lerine bakıyor ve gayri ihtiyari “Şakacı bunlar ya” deyip geçmek istiyoruz, ama geçemiyoruz. Çünkü tekrar bakınca fark etmemek elde değil ki; bu adamlar anı kurtaran, gülüp geçeceğimiz espriler yapmaktan öteye gidiyor. Tıpkı Judd Apatow filmleri gibi tekrar tekrar açıp dinlemek, izlemek, satır aralarına dikkat etmek isteyeceğimiz işlere imza atıyorlar.

Vakt-i zamanında tü kaka dediğimiz bu adamlar üçüncü stüdyo albümleri The Wack Album ile isteseler çok daha muazzam bir grup olabileceklerini, ama sadece kendileri eğlenirken bizleri de güldürüp düşündürmek istediklerini kanıtladılar. Tek günlük muazzam bir festival sahnesini sabahtan gece yarısına kadar dolduracak kalabalıkta bir konuk vokal / prodüktör listesine sahip albüm, aslına bakarsanız A sınıfı, bol sıfırlı mal varlık sahibi birçok hip-hop sanatçısının son zamanlarda yaptığı iyi işlerin toplamından daha fazlasını vaat ediyor. Sarı Robyn, Kavruk Pharrell Williams, Az Seksi Solange, Makyajspor Billie Joe Armstrong, Orço Adam Levine, Bitchsever Kendrick Lamar, Hileli Justin Timberlake, Erot Lady Gaga, hatta Kurtköy Hugh Jackman’ın bile geçerken uğradığı albüm, Glastonbury’nin vaat ettiği yıldızlar geçidine katılamayanlara evlerindeki ses sistemlerinde aynı yıldızlar geçidini sunuyor.

The Lonely Island’la ilgili belki de en dikkate değer detaysa, adamların mega iyi espriler yapıyorken bunları mega iyi rhyme’lar içine giydirmeleri,ve bunu da mega iyi bir altyapının üzerine yerleştirip servise sunabilmeleri. Üstelik yaptıkları espriler de yola koyuldukları “rap dünyasıyla ve kendinle dalga geç” yaklaşımından çok daha ileriye gitmiş halde.

Şaka maka 20 parçalık albümde en az 7 adet hit, ve kaymak bir videoyla birlikte haftalarca listelerde varlığını sürdürebilecek en az 12 şarkı mevcut. Ayrıca albüm bir uzun metraj film gramerini de uyguluyor ve intro, ortada bir interlude ve Perfect Saturday gibi gerçek bir parti finalini de sunuyor.

Zeki ve komik erkekleri seven genç kızların celebrity crush yaşayıp posterlerini duvarlara asacağı, zeki ve komik erkeklerin de el ense kaba ete parmak yakınlığında olmak isteyecekleri bu adamların daha çok üretmesi dileğiyle.