POLICY

POLICY


Will Butler'ın Arcade Fire'sız yolculuğu


33 yaşındaki Amerikalı müzisyen, söz yazarı, besteci, vokalist ve daha birçok şey Will Butler; çalabildiği tonla müzik aleti sayesinde ‘multi-enstrümantalist’ unvanını hak etmiş bir sanatçı. “İsmi bir yerlerden tanıdık geliyor ama kimdi bu ya, çıkartamadım.” diyen varsa, kendisi Arcade Fire’ın canı, ciğeri, hatta böbreği…

Müzisyen bir aileden gelen Will Butler, bugüne kadar yayınladığı dört albümü ile indie piyasasına adını altın harflerle yazdırmayı başaran Arcade Fire ile profesyonel anlamda müzik kariyerine başladı. İlk albüm Funeral ile birçok listede tüm zamanların en iyi albümleri arasına girmeyi başaran Arcade Fire, diğer albümleriyle de her zaman müzik listelerinde zirveye oynayarak başarısında istikrar sağladı. Arcade Fire ile müzikal anlamda tüm zevklerin tadına erken bakan Will Butler, tükenmişlik sendromu yaşadığı için grubun diğer üyelerine “Biraz ara verelim.” diyerek solo kariyerine odaklanma kararı aldı ve böylece Policy albümü ortaya çıktı.

Butler’ın solo albümünün ilk habercisi Take My Side, albümde de ilk sıraya yerleştirilmiş. Buram buram rock ‘n’ roll kokan şarkı, “Solo kariyer yapayım derken bizi üzmez inşallah…” diye tedirgin olanları öyle bir havaya sokuyor ki insanın sevinçten halaya kalkası geliyor.

Butler’ın ikinci single’ı, albümde de ikinci sırada yer bulan Anna; gösterişten uzak samimi altyapısı, inanılmaz yüksek enerjisi ve düşmeyen temposu ve Will Butler’ın türlü numaralarla dolu vokaliyle birleşince Arcade Fire dinliyormuş hissi yaratıyor ve anılarımızı canlandırıyor.

“Ne Arcade Fire taklidi olsun, ne de çok aykırı!” diyen Will Butler, ilk iki şarkı ile albümün enerjisini Apollo 13’e koyarak uzaya yolladıktan sonra, Finish What I Started’ın duygusallığı ile roketin varış noktasına hafifçe bir iniş yapmasını sağlıyor.

Albümün en orta yerine konuşlandırılan Son Of God ile Butler, İrlanda’nın yeşil topraklarındaymış gibi bir huzurla, tanrı ile arasında geçenleri akustik gitar eşliğinde sorguluyor. İşin içine davulun aksak punk ritimleri girdikçe coşan Butler, resmen yaradana şirk koşuyor.

Will Butler, rock’ın kalbine giden yolda istikrarla ilerlerken, Something Is Coming ile arabasını otobanın sağındaki benzinciye çekiyor. Tansiyonu düşen Butler, abur cubur almaya markete giriyor ve funk‘ın oynak sound’u ile groove’un omuz oynatan ritimlerini birleştirerek müzik sepetini renklendiriyor.

Depoyu full’leyen Butler, 65 model Mustang’ine atlayıp, sevdiceğine lanetler yağdırdığı What I Want eşliğinde, Amerika’nın eşsiz kanyonları arasındaki dar yolda tozu dumana katarak uzaklaşıyor.

Sürüden ayrılmış olmanın verdiği yalnızlığın dayanılmaz cazibesine kapılıp, özgürlüğün tadını doyasıya yaşayan Butler, Sing To Me ile aniden düştüğü duygusallık sonrası hasretlik çekiyor. Bizlere de çektiriyor… Bu esnada şarkı, ne yazık ki albümün en zayıf halkası olmaktan kurtulamıyor.

Albümün 8 şarkılık yolculuğunun son durağı Witness’ın baskın piyano ve saksafon melodileri, güçlü geri vokaller eşliğinde yolcuları 80’lere götürüyor.