“Savaş alanı sürekli bir kaos sahnesidir. Kazanan, hem kendisinin hem de düşmanların kaosuna hakim olan olacaktır.”
– Napolyon Bonapart
Alien filmleri, Blade Runner, Martian ve sürüsüne bereket kült filmlere imza atmış Ridley Scott tabii ki üretmeye devam ediyor. 2021’de The Last Duel ve House of Gucci ile arka arkaya iki film çektikten sonra, Ridley Scott‘ın ufukta bu yıl beyaz perdeye geçecek ve kendisini tanıdık bir yüzle birleştirecek bir filmi daha var. Fransız hükümdar Napolyon’u anlatan filminin ilk fragmanı birkaç gün önce ortamlara düştü. Bu film için heyecanlıyız çünkü Ridley Scott’ın filmografisinde parıldayan Gladyatör, Cennetin Krallığı ve son harikası The Last Duel da tarih filmiydi. Bu üç film de kendi döneminde yaşamış önemli şahsiyetlerin hayatındaki kritik dönüm noktalarını anlattı. Napoleon, daha bu sene Beau is Afraid’de 3 saat boyunca oyunculuk şov yapmış Joaquin Phoenix’le beraber kendisinin ustalık eserlerinden biri olacak gibi. Bu birlikteliği gözümüz bir yerden ısırıyor. Phoenix, 23 sene önce Gladyatör’deki gıcık Roma İmparatoru Commodus’u canlandırırken beraber çalışmışlardı.
Az ve öz iş çıkaran Apple Studios’tan gelecek film 22 Kasım 2023‘te gösterime girecek. Apple Studios‘un bir başka büyük yayını olan Martin Scorsese’nin Killers of the Flower Moon‘unun izinden giden Napoleon, 2 saat 37 dakikalık süresiyle Scott’ın en uzun ikinci filmi olacak. Napoleoon, İmparatoriçe Joséphine ile toksik ilişkisi üzerinden Napolyon Bonapart’ın yükselişini ve düşüşünü anlatacak. Zaten fragmanda da tarihi destanın büyük ölçekli savaş sahneleriyle dalga geçerken aynı zamanda imparator ile eşi Joséphine arasındaki dinamiği gösteriyor.
Fragmanda dikkat çeken detaylardan biri ise filmde Napoleon’un at üstünde durduğu bir karede oryantalist ressam Jean-Leon Gerome’un ünlü tablosuna saygı duruşunda bulunmasıydı. Bu ince düşünülmüş hareketi kutlayıp bir tarafa koyarken bahsedeceğimiz başka bir şey var. Sinematografi ve renk düzenlemesi. Tablodaki renkler, muhtemelen gerçekçi Mısır renkleri olduğu için müthiş duruyor. Fakat filmde aynı bölge, aynı açıdan klasik Netflix Orta Doğu filtresinden geçmiş gibi pis bir sarıya bulanmış. Modern sinematografi ve renk düzenlemesinde her sahne için bir ana renge sahip olmak bir trend haline geldi. Film paletleri eskisinden daha tekdüze ve tek tona sabit kalıyor. Bu da, bizi filmin içerisine daha hızlı adapte ederken gerçek dünya renkleri ile karşılaştırdığımızda sıkıcı gözüküyor.
Napoleon filminin görüntü yönetmenliğini Dariusz Wolski yapıyor. Daha önce görüntüsünden sorumlu olduğu filmlere baktığımızda gözümüze çarpan Ridley Scott filmleri Prometheus, Alien Covenant ve The Last Duel filmlerini yan yana koyar isek benzer soluk renk paletiyle karşılaşıyoruz. Napoleon fragmanında da bu iki trend rengi bölgeden bölgeye değiştirdiğini görmekteyiz. Fakat bu sorun kişilerden bağımsız, Hollywood’un trend haline gelmiş standartlarına evrildi. Bu klişe filtrelere bağlı kalınması Avrupa filmlerini daha az bütçesine rağmen daha yaratıcı ve estetik görmemizin sebeplerinden yalnızca biri.